Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam

YETER !!!   Bu Haksızlık Son Bulmalı.

"Terzi söküğünü dikemez" misali ile  sosyal medya hesapları ve bir takım platformlar oluşturularak kendilerine yapılan bu haksızlığın giderilmesi için çaba gösteren öğretmenler gerekli desteği siyasilerden ve kanun yapıcılardan bulamayınca konuya Ayşe Tuğba TEMEL www.haberpars.com olarak el attı.

YETER !!!   Bu Haksızlık Son Bulmalı.
18 Haziran 2020 - 21:41
Reklam
Reklam
ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK İÇİN ÇÖZÜM ÜRETİLMELİDİR...

Yıllardır Hükümetlerin, politikacıların çözülmeli dediği fakat hiç bir şekilde çözümü bulunmayan bu kanayan yaraya www.haberpars.com yazarı Ayşe Tuğba Temel el attı.

Ücretli öğretmenleri farklı zamanlarda farklı raporları okuyarak yeterli bilgiye sahip olduktan sonra bu konunun çözülmesi gerektiğine kanaat getirerek başta MHP Milletvekilleri olmak üzere sözüne inanan diğer siyasi partili milletvekillerini harekete geçirmek adına sıkı bir çalışma içerisine girdi.

"Terzi söküğünü dikemez" misali ile  sosyal medya hesapları ve bir takım platformlar oluşturularak kendilerine yapılan bu haksızlığın giderilmesi için çaba gösteren öğretmenler gerekli desteği siyasilerden ve kanun yapıcılardan bulamayınca konuya Ayşe Tuğba TEMEL www.haberpars.com olarak el attı.

Kısaca Ücretli öğretmenlik nedir?

Önce bunu anlayalım.

Uzun yıllar ülkemiz çocuklarına kendini adamış fedakar eğitim emekçisi ücretli öğretmenler geçmişte yüksek puanlar almasına karşın kontenjan yetersizliği, birçok defa-da soruların çalınması vb. nedenlerle 10 yıllarca süre ile mağdur olmuştur.

 Yaşları ilerlemiş bir çok öğretmen olduğu gibi henüz bir iki yıllık ücretli çelışenlarıda olan bu emektar eğitimcilerin mağduriyetlerini kısa vadede giderme adına bir şeyler yapılmalıdır.

Ücretli öğretmenlik bundan 20 yıl önce vekil öğretmenlik adı altında yine milli eğitim bakanlığının sisteminde bulunmaktaydı.  Ancak zaruret dahilinde kadrolu öğretmen hasta ise,doğum izninde ise, herhangi bir şekilde derse giremiyor ise, belli bir ücret karşılığında derslerin boş geçmemesi adına görevlendirilen, ne mezunu olduğu önem arz etmeyen bir durumdu.

 Yıllar geçtikçe milli eğitim bakanlığı boş kadrolara normal atama yapmak yerine bu sistemi bir tasarruf politikası haline getirerek eğitim fakültesi mezunu yada formasyon almış öğretmenleri sırf tasarruf adı altında açık kontenjanlar olmasına rağmen atama yapmak yerine sayıları 80 - 90 bini bulan ücretli öğretmen görevlendirmeye başladılar.

 Bir nevi sömürmeye başladılar.
 Ücretli öğretmenlik çıkış noktası bu idi.
Ama  bir yandanda devlet atama yapmadı, denilmemesi adına kpss atamaları yapıldı .
Fakat 20 bin kadar sayılarla atama yapıldı.

 Bu 90 bin ücretli öğretmenin yerine atamalar  ise yapılmıyor ve milli eğitim açığının fazla olmadığını dile getiriyordu.

 Çünkü ücretli öğretmen ile doldurulan kontenjanlar doluyor açık kapanıyordu. Ücretli öğretmenler ise mutlaka bir gün bu açıkları kapatan öğretmenler mutlaka kadroya alınacak umudu ile bekliyordu.
Aylar yılları yıllar on yılları kovalayarak geçerken kadroya alınmadıkları gibi çalıştırıldıkları ücretli öğretmenlik dönemlerinde ise adeta köle gibi değerlendiriliyor, bu eli öpülesi öğretmenlere nasıl olsa başka bir iş yapamazlar bize mahkumlar muamelesi yapılmaya devam ediliyordu. Bu tutum 20 yıllık Ak parti iktidarında-da devam etmektedir.

Peki bu ücretli öğretmenler nasıl çalışırlar ne kadar kazanırlar birlikte bir göz atalım.
 Ücretli öğretmenler eylül başında eğitim öğretim dönemi öncesi e devletten yapılan başvuruya göre o bölgede branşının açık olduğu okullardan birinde şartlarına bakılarak mezuniyetine branşına  göre görev için çağrılırlar.

Bir okul gösterilerek şu okulda, şu kadar saat ders boş geçiyor, dersi size verelim denir.  Nihayet görevlendirme böylece başlar. 

Görev aldığı o okulun yol mesafesi ne olursa olsun kabul edilir mesleklerini icra ederler. Okulda yarım dönem genelde çalıştırılır. Tam 1 yılda çalıştırılmaz.

 Doğum izninde olan, Yıllık izinde olan, Raporlu olan, Tayini çıkan öğretmenlerin açıklarında kullanılırlar.
  Bir öğretmen kadrolu olarak oraya gelirse, yada aynı okulda kadrolu başka branşın hocası o dersleri almak isterse, derhal anında görevine son verilir.

 Diyelimki kimse gelmedi, işte o zaman derse girmeye devam ediyorlar.
Ücretli öğretmene  verilen ders saati nekadar ise geçerli olan odur. Eğer maksimum 30 saat  ise asla 31  saat derse giremez.

Bu ders saati bazan 20 ila 25 de olabilir,  ders ihtiyacına göre verilen derse girerler. Bu öğretmenler öğrencilerle bütünleşirler, öğrenciler hocam derler, asla ücretli hocam demezler, Öğrenciler bizim durumumuzu genelde bilmezler.

Örek vermek gerekirse bir ücretli öğretmen  30 saat derse girer ise  30x4=120 saat bir ay ders vermiş olur.  120x16.50  ile çarpılır bir saat ders ücreti 16.5 tl dır, buda maksimum alacağı ders saatidir, Maksimum ders alan öğretmenlerin % si %5 dahi değildir.
Biz bütün ücretli öğretmenleri maksimum ders almış olarak görsek dahi eline geçen net aylık ücret 1995 tl ücrettir.

 120/7.5  hesaplanan sigorta  ise tam yine yatmaz sigortamız maksimum 16 gün yatar. 
Bu  devletimizin kendi eli ile işlediği hukuksuzluktur, suçtur.

Bir ay çalıştırdığın halde 16 gün sigorta pirimi ödenmesi adil olabilir-mi? aslında mezuniyeti ilkokul bile olan bir kişi fabrikada bu şartlarda çalıştırılamazken üniversite mezunu öğretmenler  bu şartlarda çalıştırılır...
Bu nasıl bir adalet anlayışıdır.

 Sonuçta bu sözleşmeli öğretmenin haziran ayında işine son verilir. Hiç bir sosyal hakları yoktur, özlük hakkımız yoktur, işsizlik maaşına bile yarım yatan sigortadan dolayı başvuramıyorlar. 
Sanki devlet eli ile mağduriyetlikleri bile bile yaratılan bir kesim muamelesi görmekteler.
Milli eğitimd bakanlığı bünyesinde bu şartlarda 5-10-15 gibi uzun yıllar çalışan öğretmenlerin var olmasını bilmenin ne kadar üzücü olduğu ortadayken politikacı, siyasetçi ve devleti yönetenlerin buna duyarsız kalmasını anlamak mümkün değildir.

 Sırf gönüllülük esası bir meslek olduğu için ve çaresiz kaldıkları için  çünkü branşlarına kontenjan dahi ayrılmadığından çaresiz yaptıkları mesleklerinde onların yaptığı bu onurlu görevi taltif etmek varken onların onurunu, moral motivasyonunu düşürmek şöyle dursun, geçinemeyecek duruma sokmak adil değildir.
Siyasiler mutlaka bu kanayan yaray çözüm üretmelidir.

  Aslında bir çoğunun ( KPSS) puanı bile vardır, yeterli puanın üstünde puanı olanlarda mevcuttur, Yetrsiz kadro adı altında yeterli derece ehliyet sahibi olan bu eğitim ordusu yetersiz olan kadrolar yerine adeta mecburi kılınarak değerlendirilmektedir.
Peki bu ücretli öğretmenlere hiç bir şey yapılmadı-mı?

 Bu dönemden önceki milli eğitim bakanı sayın Prf.Dr İsmet YILMAZ bir atama yapmak istedi bunu kamuoyundan biliyoruz, iyi niyetiyle ben bu arkadaşların deneyiminden tecrübesinden yararlanmak istiyorum dedi ve bir hamle yapmak istedi.

 Ancak ne hikmetse milli eğitim bakanlığı atama dairesinde  bu iş takıldı.
Tabiri caizse atama dairesi eline yüzüne bulaştırmış.
Bir çok toplantı, rapor derken yine bir adım atılamadan sonuçlanmış.
Ücretli Öğretmenler Aslında Ne İstiyor.

 Ücretli öğretmenler yukarda  bahsedildiği  gibi 9 ay kullan at modeli bir öğretmenlik istemiyorlar.
 Bu hukuksuz şartlarda sömürülmek istemiyorlar. 

Eğitim fak.mezunu yada fakülte mezunu formasyonlu öğretmenlik vasfı taşıyan, eğitimine mezuniyetine bakılarak en az 5 yıl ve üzeri MEBi'n bünyesinde çalışmış öğretmenleri deneyim, tecrübe dahilinde her yıl düzenli olarak (KPSS) atamasının yanında bir kolaylık sağlanarak atamalarının yapılmasını istiyorlar.

 180 dakikalık bir (KPSS) sınavını 5 yıllık bir deneyimle eşit tutmak ise asla doğru  değildir ve olmayacaktır, bu unutulmamalıdır.

 Öğretmenlik tahtanın önünde icra edile edile öğrenilmektedir, devlet bu öğretmenlerini bağrına basmalıdır, sahip çıkmalıdır .

Daha önce İsmet Yılmaz beyin yaptığı atama bir örnek teşkil etmeli ve ihtiyaçlar dahilinde alım yapılmalıdır.
Daha öce böyle bir atama yapıldıysa örnek teşkil edip tekrarı yapılabilir.
 Hatta daha sistemli ve daha düzgün kurallar ile kurallar maç içerisinde değiştilmeden  2019 yılında Sayın milli eğitim bakanım Prf.Dr Ziya SELÇUK'un ( AA ) Anadolu haber ajansına yapmış olduğu açıklamada ücretli öğretmenlere müjde; iki aşamalı bir çalışma yapıyoruz, demesine rağmen herhangi birşey çıkmadığı bilinmektedir.

Yaptığımız araştırmalarda şartları düzeltilecek diye bir duyum vardır, ancak bu şartlar nedir nasıl düzenlenecektir ortada somut  bir işaret yoktur.

Öğretmenler şartların düzenlenmesi yerine artık üvey evlatlıktan çıkarılıp  kadroya alınmak istiyorlar.
Bir daha bu tür mağduriyetlere yer verilmemesini düşünmektedirler.

Eğer geçici öğretmenlik gerekecekse öğretmen okullarından stajyer öğretmenlerle kapatılması daha makul olacaktır.

Bu Ücretli Öğretmenlik ile Kadrolu öğretmenlik arasında ne fark var.
Kadrolu Öğretmenlik denince  Kadrolu öğretmenlik 657’ye tabi devlet memurluğudur. Memurların sahip olduğu bütün haklara sahip bir öğretmenlik statüsüdür.

Sözleşmeli Öğretmenlik ise Milli Eğitim Bakanlığı’nca belirlenmiş atama kriterleri ile atanıp kadro hakkını alana dek her yıl görev yaptığı Milli Eğitim Müdürlüğü’nce sözleşme akdi yenilenen öğretmenlik statüsüdür.
 Kadrolu öğretmen gibi haftalık 15 saat maaş karşılığı derse girmekte, 15 saat üzeri girilen dersler ise ek ders ücreti olarak ödenmektedir.

Kısmi zamanlı geçici personel uygulamasının dayanağını Devlet Memurları Kanunu’nun 4. Maddesinin (C) fıkrası oluşturmaktadır.

Söz konusu maddede ‘’Geçici Personel; Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna Devlet Personel Başkanlığı veya Maliye Bakanlığı’nın görüşlerine dayanılarak Bakanlar Kurulu’nca karar verilen görevlerde ve belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir.
Bu süreç bittiğinde kadro verilmiyen öğretmenliğin ise elinden alındığı kadrosuz ve işsizlik statüsüdür.

NOT: Yukarıda da anlaşılacağı üzere ücretli öğretmenlik uygulaması 657 sayılı Devlet Memurları
Kanunu’nun ne 4/A ne de 4/B statüsündeki personelinin haklarına sahiptir.

Ayrıca işçi sayılmadıkları için işçilerin sahip oldukları sosyal ve yasal haklara da sahip değillerdir. 

Kısacası ücretli öğretmenlik uygulaması yasal anlamda konumlandırılamadığı için ortaya garip bir uygulama çıkmıştır. Ücretli öğretmenler, ilgili maddelere istinaden kanuni hiçbir hak talebinde bulunamaz.
1-) Ücretli öğretmen atama sıralamasının ücretli öğretmenliğe başlama tarihi önceliğine ya da mezuniyet tarihi önceliğine göre yapılması.

 Eski mezunların öncelikli atanması adil olandır.
 Geçmiş dönemlerde (SGK) primi bazı illerde 16 gün, bazı illerde 30 gün olarak yatırıldığı için atama sıralamasının  (SGK)  prim gününe göre yapılması hakkaniyetli olmayacaktır. 

Bir ücretli öğretmen haftalık en fazla 30 saat, aylık en fazla 120 saat derse girebilmektedir. Okullardaki sınıf ve ders sayılarına göre aylık girilen ders saati yukarıda örneklemleri verilenlerden daha az olabilmektedir. Haftalık ders saati azalınca aylık toplam ek ders ücret miktarı ve aylık yatırılan toplam sgk prim gün sayısı da daha az olabilmektedir. 

Ücretli öğretmenlerin çalışma koşulları, hakları, ülke geneli ve iller bazındaki sayıları hakkında muhtelif zamanlarda eğitim sendikaları çalışmalar yapmıştır. Bu istatistiksel araştırmalardan en güncelini Türk Eğitim-sen yapmıştır. İlgili eğitim sendikası 2019-2020 Eğitim-Öğretim döneminde ülke genelinde 81 ilin valiliğinden edindiği bilgilerle istatistiksel bir çalışma yürütmüştür. 

Türk Eğitim Sendikası’nın 2019-2020 Eğitim-Öğretim döneminde yaptığı araştırmaya göre: 
Türkiye genelinde 81 ilde 80 bin 583 ücretli öğretmen Eğitim-Öğretim faaliyeti yürütmüştür. 2018- 2019 Eğitim-Öğretim yılında 74 ildeki ücretli öğretmen sayısı 83 bin 783 olarak hesaplanmıştır. 

En fazla ücretli öğretmenin görev yaptığı ilk 4 il şöyle sıralanmıştır; 
İstanbul’da :20 bin 902 
Ankara : 4 bin 10 
Bursa : 3 bin 644 
Şanlı Urfa : 3 bin 281 ücretli öğretmen görev yapmıştır. 
80 ilde görev yapan ücretli öğretmenlerin eğitim durumu: 
Eğitim fakültesi mezunu ücretli öğretmen sayısı: 37 bin 208 
Lisans mezunu ücretli öğretmen sayısı: 33 bin 280 
Önlisans mezunu ücretli öğretmen sayısı: 8 bin 268 kişi kişi olarak hesaplanmıştır. 
2019-2020 Eğitim-Öğretim döneminde Türk Eğitim-Sen’in 69 il valiliğinden aldığı bilgilere göre; Türkiye’de norm kadro açığı:103 bin 527 kişidir. Bu kapsamda 81 bine yakın ücretli öğretmen görevlendirmesine rağmen sayı norm kadro ihtiyacının altında kalmıştır. 

5/10 yıl ve üzeri görev yapmış tahmini ücretli öğretmen sayıları: 
Ülkemizde 5 yıl ve üzeri sürelerle görev yapmış ücretli öğretmenlerin sayısının 10 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. 

Türkiye’de 10 yıl ve üzeri sürelerle görev yapmış ücretli öğretmenlerin sayısının 6-7 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. 

Ücretli öğretmenlik, MEB açısından kısa vadede öğretmen ihtiyacını gidermesi yönüyle olumlu bir faaliyet olarak görülebilir, ancak ücretli öğretmen açısından yasal sosyal güvencenin bulunmaması nedeniyle büyük mağduriyetlere sebebiyet vermektedir. Bu mağduriyetlerden dolayıdır ki haklı olarak geçmişteki maddi-manevi hak kayıplarına istinaden hak iadesi ataması talep etmektedir.
 Ayrıca kadrolu öğretmen ile aynı pedagojik yeterliliğe ve donanıma sahiptir. 

 Maddi Sorunları Had Safhada.

Asgari yaşam koşullarının altında bir hayat sürdüren ücretli öğretmenler, çoğu zaman maddi sıkıntılardan dolayı ailesel sorunlar yaşamakta ve aile bütünlüğü bozulmaktadır.

 Akşamları ek iş yapmakta, yaz dönemlerinde bedensel güce dayalı işlerde, mevsimlik işlerde çalışmaktadır. 
Çoluk çocuk sahibi bu insanlar öğretmenlik mesleğini ifa edemediği zaman akraba, dost çevresinin yardımına muhtaç duruma düşmektedir. 

Neticede bu insanlar yeme, içme, ev kirası ödeme, faturaları ödeme, ısınma, barınma vs. gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. 

Birçok ücretli öğretmen yıllarca ekonomik sorunlardan ötürü evlenememiştir, yuva kuramamıştır. 
Artık belli bir yaşa gelmiş (35-40) bu öğretmenlerimizin, bu şartlar altında yuva kurmaları ya da başka bir işe adapte olmaları son derece zor bir hal almıştır. Bu öğretmenlerimizi görüp mutlak suretle atamalarının yapıp camiaya katmak son derece önemlidir. 

Temel ihtiyaçlarını karşılamada sıkıntılar yaşamıştır, yaşamaya da devam etmektedir. 

Manevi Sorunlar: 

Toplum ücretli öğretmenliği statüsel olarak önemsiz görmektedir. Sosyal çevre, yakın akraba ücretli öğretmeni maddi manevi yönden acınacak bir pozisyonda görmektedir. Hayatta planlarını, hayallerini erteleme ayrıca çoğu zaman yaşama dair umudunu yitirme durumu yaşamaktadır. 
Verdiği emeğin ağırlığını yaptığı işin kutsal değerini bildiğinden yaşadığı haksızlık karşısında psikolojik bunalımlar yaşamaktadır. Birçok defa ulusal basında haber olmasa da maddi-manevi imkansızlıklar nedeni ile umudunu yitiren ücretli öğretmenler intihar etmektedir. 

Ücret Adaletsizliği:
 

Aylık ders saati kadar ücret almaktadır. 2020 yılı verilerine göre 1500-2000 TL arasında ücret almaktadır. Sigorta primi yarım yatırıldığı için bu koşullarda emekli olma durumu da bulunmamaktadır. 

İşyeri Huzursuzluğu: 

a-) Veli, ücretli öğretmenin geçici olduğunu bildiğinden her an öğretmeninin değişeceği kaygısını taşıdığı için doğal olarak da çocuğunun eğitimi noktasında ücretli öğretmene karşı olumsuz bir tutum sergilemektedir.
 Çocuğunun yaşadığı ufak bir olumsuz durumda okul müdürüne veya İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri’ne şikayette bulunmaktadır. Böylesi bir durumda soruşturma yapılmaksızın ücretli öğretmenin görevine son verilebilmektedir. 

b-) Öğrenci öğretmeninin ücretli olduğunu bildiğinde çoğu zaman olumsuz tutum sergilemektedir. 
Ücretli öğretmenin hakkının bulunmadığını, geçici süre ile eğitim verdiğini bilmektedir. Öğretmeninin geçici olduğunu bilen birçok öğrenci öğretmenin dersine ilgisiz kalmaktadır. 

BİR ÖĞRETMENİN KENDİ İFADESİ İLE YAZILI ÇIĞLIĞINA KULAK VERELİM.
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı resmî okullarda 6 yıl ücretli öğretmenlik yapmış ve hâlâ çalışmakta olan bir Almanca öğretmenyim. 

652 Sayılı KHK'nin geçici 15. Maddesine istinaden 27.03.2018 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve en az beş yıl ek ders karşılığı çalışan ücretli öğretmenlerden 5.000 öğretmen alımına karar verilmiştir. 

Söz konusu maddeye binaen belirlenen şartlar çerçevesinde 5.000 Ücretli öğretmen alımı yapılmıştır. 
Ancak SSK primlerinin her ilde farklı yatması ve Kanun'da 50 baraj puanı belirtilmesine karşın yönetmelikle getirilen 60 baraj puanı benzeri sebeplerden kaynaklı olarak hayati öneme sahip bir konuda büyük hatalar yapılmış, Kanun'da belirtilen söz konusu madde amacından uzaklaşmıştır.

 Böylelikle uzun yıllar hizmet etmiş öğretmenlerimiz mağdur edilmiştir.
 Mevzuyu ilgili yerlere defalarca hem yazılı hem sözlü olarak dile getirmemize karşın hiçbir işlem yapılmamıştır. 

Yukarıda belirtilen durumun göz önüne alınarak ilgili araştırmanın ve soruşturmanın yapılması ve en az beş eğitim-öğretim yılı hizmet etmiş ücretli öğretmenlerimizin aynı hatalara mahal verilmeyecek şekilde yeni bir telafi atamasıyla mağduriyetlerinin giderilmesi hususunda gereğini bilgilerinize arz ederim.

Başta Türk Kamuoyu, ilgili Bakanlık , kanun yapıcı TBMM olmak üzere bu konuya olunan hassasiyetim eli öpülesi öğretmenlerimizin cehalete dur denen ilk kapı olduğundan dolayı derhal mağduriyetlerinin giderilmesi için verilen, verilecek olan çabadır...

Tüm öğretmenlerimizi saygı ile yad ediyor ilgilileri çözüme davet ediyorum.

Ayşe Tuğba TEMEL.

YORUMLAR

  • 0 Yorum