Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Prof. Dr Hasan OKTAY

Prof. Dr Hasan OKTAY

Prof. Doktor Kafkassam Başkanı
oktay11@haberpars.com

Tarihi Gerçekler.

19 Kasım 2021 - 19:51

4 Ağustos bir ülkü uğruna Tacikistan’ın Başkenti Duşanbe’de Çeğantepe’de kurban bayramı sabahı Ruslarla çatışarak şehit olan Enver Paşa’nın Şehadetinin 99’uncu yılını idrak ettik. Enver Paşa bir ülkü ve mücadele adamaydı, devrinin çok ötesine hitap edebilen bir zihin dünyasına sahipti.

Mağlupların muzafferi Enver Paşa’nın annesi ve babası Gagavuz Türk’ü, İstanbul’a yerleşmişler Enver orada doğmuştu. Gagavuz bir ailenin Müslüman ve yiğit evladı olarak askerlik mesleğine atıldı.

Atatürk ile aynı okulda okumak Manastır askeri lisesi

Enver ile Atatürk’le aynı tarihte dünyaya gelmişler. Belki de yolları Manastır askeri okulundan geçiyor. Enver orta kısmını Atatürk lise kısmını bitiriyor. Her ikisini de cevval yapan, vatanını ve milletine düşkün kılan Manastır şehri ve Askerî okulun ortamıdır.

Manastır’ın şöyle bir özelliği var: O dönem Balkanlar ve Avrupa’nın önemli kültür ve fikir hareketlerinin yoğun şekilde yaşandığı, ihtirasların, hayallerin yeşerdiği bir şehir, devrin moda tabiri ile Avrupai şehir. Cumhuriyet fikrinin doğum sancılarının yaşandığı şehir.

Abdülhamit belki de farkında olmadan bir milletin uyanışını sağlayacak olan Manastır’a askerî lise açarak yeni bir uyanışın kapısını aralamış oluyordu. Öncelikle bölgenin çocuklarını oraya toplayıp askerî eğitimden geçirdikten sonra orduya dâhil ediyor. Bir imparatorluk güneşi sönerken bir cumhuriyet güneşinin doğumuna vesile olan Enver Paşa da Mustafa Kemal Paşa da Rauf Orbay da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuran kadroların önemli bir kısmı Manastır Askerî Lisesi’nden yolları geçiyor. Daha sonra Enver Paşa ortaokulu okuduğu Makedonya’da askerlik görevine başlıyor. Okul ve mesleki hayatın ilk basamaklarındaki Enver’e Makedonya çok şey katıyor.

Balkanlarda eşkıya kovalamak

Balkanlarda imparatorluğu yıkmak için mücadele eden Bulgar, Yunan, Makedon ve diğer çetelere karşı Enver ve arkadaşları ilk defa Osmanlının askerî taktiğinin dışına çıkarak bizzat gerilla taktiği gibi dağlarda muazzam bir şekilde mücadele ediyor.

Enver Paşa burada gözü pek ve gözü kara bir şekilde mücadelesini sürdürürken İttihat ve Terakki Cemiyeti de fikir hareketliliğinin yoğun olduğu Makedonya’da kuruluyor.

İbrahim Temo bir numaralı kurucusu. İttihat ve Terakki kurulduğunda vatanseverlik duygusu üzerine bir birliktelik oluşturuyorlar. Bu sırada Enver Paşa, Balkanlar’ın artık elden çıkmakta olduğunu gördükçe daha çok kinleniyor ve vatanseverlik duyguları yoğunlaşıyor.

Dağlarda klasik Osmanlının askerî mücadele yönteminin dışına çıkarak modern bir yöntem geliştirerek gerilla taktikleri ile Balkan dağlarında, Şardağlarında canını dişine takarak ölüm ile yüzleşerek mücadele ediyor. Bulgar ve Yunan çetelerinin korkulu rüyası hâline geliyor. Bugün Makedonya’da Enver Paşa dediğiniz zaman hala birçok insan titriyor.

O kadar büyük ün ve nam salmış, cesur ve cevval bir şekilde mücadele vermiş ki hâlâ ismi ve namı Makedonya’da Balkanlarda yürüyor. Manastır Askerî Lisesi’nde çok farklı bir atmosferde yetiştikleri için Osmanlı coğrafyasında dağıldıkları her yerde gözde oluyorlar. Bunlardan birisi de Mustafa Kemal Atatürk.

Müthiş başarıları ile İstanbul hükûmetinin yani padişahın dikkatini çekiyorlar. İkisi de padişahın yaveri olması noktasına kadar yükseliyorlar. Burada saraya mensup Naciye Sultan’la ikisi de evlenmek için bir mücadele veriyorlar.

Ama nasip Enver Paşa’nın oluyor.

Atatürk ile Enver aynı ülkünün fedaileridir

Atatürk ile Enver Paşa aynı ülküye, aynı dünya görüşüne sahip olmalarına, aralarında herhangi bir kırgınlık ve dargınlık olmamasına rağmen Naciye Sultan ile evlilik meselesinden dolayı aralarına bir soğukluk giriyor. Bu soğukluk şahsi bir soğukluk olduğu için vatanseverlik söz konusu olduğunda birilerinin ayaklarına basmıyorlar. Enver Paşa Genelkurmay Başkanı olup Çanakkale’de Birinci Dünya Savaşı’nı yönettiğinde Atatürk Enver Paşa’nın komutası altında bulunuyor ve hiçbir itiraz etmeden de mücadelesini sürdürüyor.
Çanakkale Türkiye’nin ve Türkistan coğrafyasının kaderinde Türklüğün mukadderatında son derece önemli bir savaştır. Türkler Çanakkale’de direnerek İngiliz-Çarlık Rus ittifakının Türksüz bir dünya projesini devre dışı bıraktılar.

Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordusu Almanların mağlubiyetinden dolayı dağıtılınca Enver Paşa bu mağlubiyeti hazmedemiyor ve Türkistan coğrafyasına giderek mücadeleyi başlatıyor. Atatürk Sevr anlaşmasını paramparça yırtarken Enver de Türkistan’ı uyandırmak için canını feda ediyor.

Bakü Kongresinden Cumhuriyetin doğuşuna

Enver Paşa kabına sığmayan bir enerji ile her fırsat ve imkânı değerlendirmek için yılmadan çalışıyor Bakü’ye gidiyor Bakü kongresini topluyor. Bakü’de Atatürk’ün başlattığı Milli Mücadeleye destek kararını çıkartıyor Enver paşa. Oradan 1918-1922 yıllara arasında Atatürk Milli Mücadele’yi yürütürken Enver Paşa da Türkistan coğrafyasında Türk birliğini kurmak için mücadele ediyor. Hatta Millî Mücadele’ye yardım amacıyla Türk coğrafyasından gelen paraları da Enver Paşa Bakü kongresine katılan murahhaslar üzerinden sevk ve idare ederek hedefine ulaşmasını sağladı.

Atatürk Türkiye’yi Enver Türkistan’ı kurtardı

Enver Paşa Türk dünyasını düşünerek ideolojik anlamda ülkü ve hedef bakımından daha büyük ölçekli düşünürken Atatürk ise daha gerçekçi bir zeminde ülkeyi kurtarmakla ilgili mücadelesini sürdürüyor.

Aslında birbirini tamamlayan birbirini tetikleyen ama birbiri ile çelişmeyen bu strateji ile hem Türkiye’yi hem de Türk dünyasını kurtarmayı düşünüyorlar. Enver Türkistan’dan bu yardımları toplarken Atatürk Sakarya meydan muharebesini yapıyordu.

Enver topladığı askerler ile Bakü civarında Sakarya savaşının sonucunu bekliyor, eğer savaş kaybedilirse Anadolu’ya Milli Mücadeleye desteğe gelecek yok savaş kazanılırsa Türkistan’a doğru hareket edecekti. Bu taktik ve stratejiyi Manastır Askerî Lisesi’nde elde ettikleri bilgi birikimi sağlıyor. Neticede Atatürk başarılı oluyor. Yıkılmakta olan imparatorluktan bir devlet çıkararak başına geçiyor.

Enver Paşa da Türkistan coğrafyasında gayret ederek o gün verdiği mücadele ateşinin semeresi 1991’de Sovyetler Birliği yıkıldığında ortaya çıkıyor. Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Azerbaycan ve Tacikistan’la beraber saydığımızda bu beş cumhuriyetin aslında bir anlamda fikir alt yapısını Enver Paşa oluşturmuştur.

Enver paşa bir dönemin unutulmaz efsanesi idi ve o dönemde dünyaya gelen erkek çocuklarının isimlerini Enver koyuyorlardı. Mısır’da öldürülen eski Devlet Başkanı Enver Sedat’ın da Arnavutluk lideri Enver Hoca’nın da isminin Enver Paşa’dan ilham alınarak konulduğu söyleniyor.

Ruslar 1917’de Lenin önderliğinde Çarlık yönetimini devirip SSCB hükümetini kurduklarında en önemli hedefleri Türkistan coğrafyasını işgal edebilmek için muazzam bir ordu ile bölgeye giriyor. Buna karşı Enver Paşa Türk birliğini tesis edebilmek için milis birlikler oluşturmaya çalışıyor.

Enver Paşa’nın organize ettiği ve Basmacı Hareketi olarak bilinen bu hareket 1937 yılına kadar Ruslara karşı dişi ile tırnağı ile mücadele ediyor. 1937 yılında Ruslar, üstünlüğü ele geçirip Aydın Kırgını dediğimiz bütün Türkistan’daki aydınları hapse atarak, zindanlarda çürüterek ve idam ederek yok edip bu hareketin önünü almaya çalışıyordu.

Enver Paşa’nın bu hareketi Aydın Kırgınına rağmen milli bilincin devamını sağlayarak İkinci Dünya savaşının Türkistan dünyasında Enver Paşa tarafından yakılan bağımsızlık meşalesi umutların devam etmesini sağladı. İngilizler ve Ruslar yeni bir dünya stratejisi olarak kurguladıkları Türksüz bir dünya tasavvuruna göre işi şansa bırakmamak için acımasız davranıyorlardı. Zulüm işkence yıldırma ve Türklük bilincini yok etmek için girişilen tüm eylem ve hamleler bir gün ters tepki gösterecekti. İşte Enver’in ölümü ile neticelenen mücadelesi bir umut bir meşale olarak Türkistan dünyasının bağrında hep canlı kaldı. Sovyetler Birliği 1991’de yıkıldığında yeni bağımsız devletler kurulmasının altındaki en büyük imzanın sahibi Enver Paşa, Atatürk ve Alparslan Türkeş’tir.

Enver, Atatürk ve Türkeş

Enver Paşa İstanbul’da doğdu, Makedonya’da okudu, Vatan savunması için Makedonya dağlarında eşkıya kovaladı.

Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlarla birlikte Çanakkale’de İngilizlere karşı vermiş olduğu mücadele, Birinci Dünya Savaşı’ndaki yenilgiden sonra da Anadolu’yu terk etmek zorunda kalması Enver Paşa’ya yeni bir umut yeni bir heyecan vermişti.

Fakat imkânlar az, hedeflediği alan geniş bir coğrafya ve bu coğrafyada İngilizler ile Ruslar ittifak hâlinde Enver Paşa’nın bütün faaliyetlerini engellemeye çalışıyorlardı. Bu engellemeye çalışma sürecinde Enver Paşa büyük bir azimle verdiği mücadele neticesinde kurban Bayramı sabahı Ruslarla giriştiği bir çatışmada şehit oluyor.

Vefatı ile aslında Türkistan meşalesini yakarak bağımsızlığını da aynı zamanda sağlamış oldu.

Enver Paşa bir idealdir, gelecektir, beklentidir ve Türk dünyasının en önemli kahramanlarından biridir. Enver Paşa hayalcidir, hayallerinin gerçekleşmesini göremeden şehit olmuştu. Mustafa Kemal Atatürk ise hayallerini büyük oranda gerçekleştirme imkânı bulmuş büyük bir liderdir.

Atatürk Makedonya’nın Debre iline bağlı Kocacık Köyündeki Kızıl Hafızın torunu olarak Selanik’te doğuyor ve aslı Konya Karaman Yörüklerinden. Alparslan Türkeş Kıbrıs doğumlu ve İstanbul’a yerleşiyor ailesi. Türklerin Türk Dünyasının kader çizgisi bu 3 liderin etrafında şekilleniyor.

Enver Paşa ile Atatürk birbirlerini tamamlayan ama hedeflerini tamamlayamayan liderlerdir. Çelişen ve birbirleri ile kavga eden değil birbirlerini tamamlayan liderlerdir.

Aralarında tatlı bir rekabet var ama vermiş oldukları mücadeleyi stratejik göz ile değerlendirildiğinde bugünkü Türk dünyası fikrine Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bağımsızlığını sağlayarak müthiş bir ışık tutmuştur.

İşte Atatürk’ün milli devleti Enver’in Türk dünyası hayalini bir fikir hareketine bir mücadele hareketine dönüştüren Alparslan Türkeş’tir. Sovyetler dağıldıktan sonra Türkiye ile Türk Cumhuriyetleri adeta iki parçanın bütünü gibi bir araya gelerek birlikte hareket etme noktasında birleşiyorlarsa bu 3 liderin müthiş dehası zekâsı ve mücadelesi sayesinde olmuştur.

Bugün eğer Türk dünyası ülkelerinin parlamentolarında birlikten beraberlikten konuşuluyorsa, birlikte bir ordu kurulması konuşuluyorsa bu Atatürk ile Enver Paşa’nın 1914-1923 şartlarında vermiş oldukları mücadelenin 1944ten itibaren Alparslan Türkeş tarafından zirveye taşınmasının bir sonucudur.

Bu mücadele bu gün Türk Devletleri Teşkilatına bürünmüştür.

Bu mücadelenin resmini Devlet Bahçeli ile Recep Tayyip Erdoğan birlikte vermişlerdir.

Hasan Oktay

YORUMLAR

  • 0 Yorum