Hani insan karşılıksız sever, karşılıksız sayar da buna "gönüllü olmak" denir ya, mesele tam da bu ya işte! Hayatta zorla yapılan ve zorla kabul ettirilen hiçbir şey insanı memnun etmez, o hayatı o insana zehir eder. Hayattaki çoğu pişmanlıkların asıl sebebi de bu ya!
Düşünsenize bir insan farzedin ve bu insan diyelim ki bir iş teklifi aldı ama bu iş teklifini gönlünden gelen istekle değil de sırf para kazanmak uğruna bu işi kabul edip başlarsa, hem başlangıcı hem de devamı mutsuz geçer. Bir insan mutsuz olunca çevresindeki diğer insanları da mutsuz eder.
Rızaları olmadan zorla yapılan evlilikler de, anlaşmazlıkların sürdürüldüğü bir zorunluluk hâline dönüşür. İsteyerek, gönülden yapılan her şey insanı mutlu eder ama istemeden ve gönülsüz olan her şey de insanı mutsuz eder.
Bir şeye karar vermeden önce onun ilerisini de düşünüp öyle karar vermek gerekir. Bu durumda insanın kendisini sorgulaması gerekir; "Ben bu işi veya bunu gerçekten yapabilecek miyim? Gerçekten istiyor muyum?" şeklinde insanın kendisiyle münakaşa etmesi de gereklidir.
Şundan eminim ki bir şeyi ne kadar çok istersek Allah da mutlaka veriyor. İnsanoğlu bilinmezlik diyarı olan bu fani dünyada yaşıyor. Hepimiz birbirinden farklı belli bir amaç çerçeveleri içerisinde hayatını sürdürmektedir. Tabiki sahip olduğumuz soyut ve somut olan her şey her zaman bizim olamaz. Nasıl ki ömrümüzün bile belli bir süresi varsa, sahip olduğumuz her şey de ömrümüz gibi sürelidir. Gelip geçici günleri içerisinde barındıran bu fani dünyada işte bu yüzden gönüllü olmak önemlidir. Birine maddî veya manevî yardım yaparken bile bunu gerçekten istemek, hem o yardımı yapanı hem de yardımın yapıldığı insanı veya herhangi bir canlıyı mutlu etmeye yeter.
Gönülden gelerek yapılan her işin oluşturduğu mutluluk, hayata daha farklı bir bakış açısı sergilerken, insan ömrüne de pozitif katkı sağlar.
Gün gelecek ömrümüzün süresi bitince bizim sahip olduğumuz maddi manevi her şeyi bir başkaları sahiplenecek.
Yerimizi alacak veya dolduracak başka insanlar olacak. Şayet unutulmaması gerekli olan bir durum vardır ki o da şu ; ne olursa olsun biz üstümüze düşen ne varsa layıkıyla ve gönülden yapalım ki, arkamızdan izimizi takip edenler de bizlerin yolunu izlesinler. Nerede olursak ve kimlerle olursak olalım temiz ve berrak bir iz bırakmayı asla unutmayalım. Akıllarda ve hatıralarda "iyi" sıfatıyla kalabilelim. Önemli olan iyi görünmek için değil, gerçekten iyinin ne olduğunu bilerek onu uygulayabilmektir.
YORUMLAR