Makalenin başlığını Iran demokratikleşti-rilebilir- mi? diye atacaktım.
Biraz cömert bir başlık olacağından vazgeçtim, İran Ortadoğu'nun en tehlikeli sakinidir. Rejim, RafsanCANİ ve Hamaney döneminde binlerce muhalifin canini aldı.
Rejim, Nükleer cephaneliğin yapı taşlarını özenle bir araya getirdi. Bunu Şah Rıza Pehlevi’nin yetmişli yıllarda satın aldığı dört reaktör ile gerçekleştirdi.
İran bölge ve ötesinde terör gruplarını eğitti ve silahlandırdı. Komşu Irak’tan başlayarak, Suriye üzerinden Akdeniz'e. Kuzeyde Beyrut'a ve güneyde Gazze’ye kadar uzanan bir ‘’kara köprüsü’’ inşa etti.
Körfezde tanker trafiğini tehdit ediyor.
Diğer bir deyişle İsrail’e yakın sınır satın aldı.
Yemen’de İran, Suudilere karşı amansız bir vekalet Savaşı veriyor. ABD ile yakın bağlantılı olan İsrail, dost olarak ilişkide olduğu devletleri satmıyor.
Oysa ABD her zaman ülkelerle yeni flörtlere acıktır. İttifak içinde göründüğü ülkelerin yerel liderlerini düzenli olarak terk etmiştir.
Jimmy Carter 1978 de Sah i terk etti. Obama, Mısır’ın Mübarek’ini bıraktı ve Müslüman Kardeşlerinin yolunu açtı.
Ancak, İsrail, Arap evliliği İran emperyalizmi olduğu sürece devam edecek. Bir Amerikan atasözü vardır. Sağlam ilgi alanları güvenilir yatak odası arkadaşı yaratır.
Obama yönetiminin İran’a yönelik emelleri kesinlikle bir nükleer anlaşmanın ötesine geçti ve İran'ın beklemediği tavizleri verdi ve şımarttı.
Dışişleri bakanı Kerry doktora derecesini almış Arif ile yakınlaşmıştır. 2017 ye gelindiğinde Trump İran'a retorik bir şekilde saldırıyor, yaptırım tehdidinde bulunuyor ve İran ile yapılan nükleer anlaşma JCPOA’dan çekiliyordu.
Trump’ın bu söylem ve eylemleri rejimi desteklemek için İran halkının birleşmesine sebep oldu.
İran halkının psikolojisi bozulmuştu. Trump birleştirdi. İran'da ,rüşvet, hırsızlık ve pastraların baskıcı idaresi sonucunda kaynamaya her zamankinden daha yakın düdüklü tencere gibi halk beklemekteydi.
Tarihsel olarak bazı ideolojik devletler milletlerininin baskı ve protestoları sonucunda reform kapasitelerini göstermişti. Bu devletlerden Çekoslovakya, Yugoslavya gibi parçalara ayrılmış devletler genellikle güvenliklerini garanti eden daha büyük bir gücün müşterisi gibi idiler .
Bu gelecek İran için geçerli değil.
Hatemi döneminde ayni zamanda ruhani ve Haşimi RafsanCANi’’ kendisi katildir’’iran halki reform için çeşitli fırsatları ele geçirmişti. Ancak her üç kişi sert güvenlik önlemleri ile reformistleri öldürmeyi tercih etti. Bu da reform hareketlerinin aşınmasına yol açtı.
Yeşil hareket başlattı bu aydınların ve öğrencilerin hareketiydi. ne yazık ki rejimi değiştirebilecek bir kriz henüz çıkartılamadı.
Şu an günümüzde İran rejimi geleneksel tabanını kaybetmiş görünüyor. Dindar,fakir,kırsal ve şehir içi İranlilar rejime karşı harekete geçmek için destek ve fırsat kollamaktadırlar.
İran'da yönetimi elinde tutan gruplar içinde rüşvet ve ahlaksızlık tahmin edilemeyecek boyutta büyüdü. Uyuşturucu ve alkol içen insanlar gün geçtikçe artıyor.
Ruhani sınıfı ise rüşvet ve hırsızlık yolu ile batılı kodamanlar gibi servet sahibi oldular.
İran, devrim muhafızlarının önderlik ettiği bir askeri diktatörlüğe doğru hızla yol alıyor. Reformist kamp hala popülerliğe sahip ama meşruiyete sahip değiller. Bugün bu ruhban sınıfı sınır dışında destekledikleri radikaller gibi meşru değiller.
Rejim sadece halktan değil kendi saflarından da bir isyan ile karşı karşıyadır.
Zaman ilerledikçe, İran'daki popüler değişim baskısının artması ve hatta patlaması beklenmektedir.
İranlıların garip bir huyu vardır.
Asla masaya oturmak istemezler.
Oturunca alacaklarından fazlasını isterler ve masadan anlaşmadan ayrılırlar.
Nazmi ÇELENK
YORUMLAR