Son 50 yılda Türkiye için en büyük iki tehdit vardı birincisi PKK terör örgütü ikincisi dinci gladyo diye de tabir ettiğim Fetö terör örgütü. Her ikisi de dış bağlantıları aracılığı ile ülkemizde terör faaliyetlerini gerçekleştiriyorlar.
Fetö’nün kullandığı yöntemler akla hayale gelmedik planlar ile gerçekleşti. Sermayesi olmayıp en çok kar getiren argümanı kullandı yani dini kullandı.
Bir ara isik evlerinde beyni yıkanıp yetiştirilen gençlerin adını altın nesil olarak ifade ediyorlardı. Bu gençlerin büyük çoğunluğu hatta tümünün ruhu dışarıda bedenleri ülkemizde idi.
Dini söylemleri çok başarılı bir şekilde kullanmasını becerdiler. Bence onlar haymatlos olarak adlandırılmalıdır. Emir aldıkları merkeze hizmet etmek amacıyla ülke ülke gezerler ve vatansızdırlar. Insanların yüzlerine gülerken arkadan insanların sırtına kamayı sokarlar. B
u dinci gladyolar çok güzel kamufle olup işlerini yürütürler. Para ve bazı imkanlar ile satın aldıkları köşe başındaki tipler ile kendi propagandalarını yaptırırlar.
Bu dinci gladyo’nun arkasındaki güç 15 temmuz'da ortaya çıktı askerimiz ve Türk milletinin duyarlılığı sayesinde bertaraf edildi.
Büyük çoğunluğu hapislerde can verecek maymun kılıklı ise hizmet ettiği ülkede geberip gömülecek.
Diğer dış merkezli yapılanma ise PKK terör örgütü, kocası sürekli değişiyor, adeta 7 Kocalı Hürmüz gibi. Fransa’dan. Norveç’e, okyanus ötesinden sınır komşumuz İran’a kadar Türkiye’nin kalkınmasını istemeyen tüm ülkeler ile iş birliğinde. Bu günlerde taşeron örgüt halini aldı.
Silahlı kuvvetleri ve korucuların başarılı operasyonları neticesinde bitme noktasına gelen terör örgütünün Suriye kolu oldukça güçlü. Adını değiştirerek masumane görüntü sergileyen terör örgütünün ABD ‘nin kontrolünde olduğunu bilmeyen kalmadı.
...ancak tasfiye halinde olan PKK terör örgütünü diriltip kendi kontrolüne almak isteyen İran sinsice Türkiye’nin karşısında yer almaya başladı.
Başlığı pençe ile başlayan birçok başarılı operasyonlar ile çok sayıda zayiat veren örgüt kandil daginin Irak tarafında güvenli olmadığından emin olduklarinda İran tarafında güvenli bir şekilde eğitim ve terör altyapı faaliyetlerini sürdürmektedir.
Burada parmak bastığım konu, İran devletinin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir terör örgütünü himaye altına alması.
Bir akrep fıkrası aklıma geldi.
Derenin kenarından karşıya geçmek isteyen akrep kurbağadan yârim ister,
Kurbağa kardeş yüzme bilmiyorum beni karşıya geçirir misin der.
Kurbağa, olmaz sen akrepsin beni sokarsın der.
Akrep ise söz veriyorum sokmayacağım sadece karşıya geçmek istiyorum der ve kurbağayı ikna eder.
Kurbağa akrebi sırtına alıp karşıya geçirirken tam suyun bittiği yerde akrep kurbağayı sokar.
Kurbağa can havli ile, akrep hani söz vermiştin sokmayacaktın der,
Akrebin cevabi bugün İran devletinin yaptığı gibi. Ne yapayım akrepliğim tuttu der. Sayın okuyucularımız iste İran da ayni böyle Türkiye’ye karşı sürekli akrepliği tutuyor.
İran ile hiçbir anlaşma masasından anlaşarak kalkamazsınız çünkü bu pastarlar için tarihi bir deyim var ki bu da gerçek. Masaya otururlar anlaşamadan masadan ayrılırlar.
Ankara İran ile ilişkilerine bir sınır koymalıdır.
İran Türkiye’nin dostu değildir.
Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarması için başlattığı harekatta bile Ermenistan’ı destekledi daha sonra yalandan açıklama yaptı.
YORUMLAR