Hangi insan kendine kötülük yapmayı ve zarar vermeyi ister? Sağlıklı bir psikolojiye sahip
kimse istemez değil mi? O zaman hayrı ister gibi şerri istemek nedir? Gelin bu soruya
Kur'an'dan cevap bulalım.
Allah-u Teâlâ İsra suresi 11. ayette şöyle buyuruyor: "İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de
dua eder. İnsan, pek acelecidir." Kur'an'da insanın ilginç bir yönüne dikkat çekilmektedir.
Hayrı ister gibi şerri isteyen, hayra dua eder gibi şerre dua eden insan tipinden
bahsedilmektedir. Şerri bu şekilde istemek iki şekilde olabilir.
Birincisi kötülüğü açıkça istemektir, bu durum müşriklerin ahlakındandır. A'raf 70-77, Hud 32.
ayetlerde de haber verildiği gibi kafirler peygamberle alay ederek; "Eğer doğru söylüyorsan
hadi o vaad ettiğin azabı getir" diyerek acele azap istiyorlardı.
İkincisi de hayır zannettiği ama aslında kendisi için kötü olan şeyleri istemektir. Bizi
ilgilendiren nokta da bu ikinci bakış açısıdır. Hayır görülen ama ahiretimizi berbat edecek
olan kısımdır. İnsan arzularının zaafı olan bir varlıktır. Arzular insanı etkisi altına aldığında
insanın ona ulaşmak için yapamayacağı şey yoktur. İnsan, arzularını tatmin etmek için veya
arzularının acısını tatmamak için ona ulaşacak bütün yollara dört elle sarılmaya çalışır.
Bu arzular herkeste farklıdır. Arzularımız bazen meslek ve iş konularında olur, bazen
makam, koltuk konularında, bazen parti, cemaat ve hizip konularında, bazen evlilik
konularında, bazen de popülerlik konularında olabilir. Bu arzular insanı öyle bir hale getirir ki,
hedefimize koyduğumuz şeyin bize hayır mı, şer mi getirecek bilmeden, bunun hesabını
yapmadan onu elde etmek için her şeyi yapmaya hazır bir varlık haline dönüştürebilir.
İnsan arzularının etkisinde kaldığında hipnoza girmiş gibi olur, tek gündemi arzularının
gerçekleşmesi ve bunların kendisine getireceği faydaları konuşur. Böyle hipnoz olmuşçasına
arzu ve heveslerinin peşinde olanları Rabbimiz şöyle uyarmaktadır: "Bakara:216: ...Olur ki
bir şeyden hoşlanmazsınız. Ama o sizin hakkınızda daha hayırlıdır. Ve olur ki, bir şeyi
seversiniz, halbuki o sizin için bir şerdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”
Bir şeyin hayır olup olmadığını bilmek, o işin sonucunun bilinmesi ile mümkün olur. Sonuç,
gelecek zamanla alakalı bir durumdur. Gelecek zaman ise, gaybi konulardandır. Gaybı da-
geçmiş ve gelecek- tüm zamanları kuşatan, külli bir ilim bilebilir. Bu da sadece Allah-u
Teala`ya mahsustur. Bunun için arzularımızı Kur'an ile doğruluğunu teyit ettikten ve
sonucunu da Allah'a havale ettikten sonra istemeliyiz.
Bu ayet aynı zamanda müthiş bir psikolojik rahatlık veriyor. Neyin hayır olup olmadığını Allah
bilir, siz bilmezsiniz diyor. Yani istediğin şey nasip olmuyorsa bu senin için hayırlı
olmadığından dolayı olmuyor, sana hayır getirmeyecek ve sana kötülük getirecek şeyin
derdine düşme, bunun için üzülüp kendini yorma, bütün tedbirlerine rağmen istediğin
olmuyorsa bil ki, Rabbin seni bir kötülükten koruyordur. Seni kötülükten koruyan Rabbine
şükret ve senin için hayır olacak şeylerin peşinde ol.
Ayetin sonunda ise, arzuları tetikleyen şeye ve aynı zamanda insanın tabiatındaki bir zaafa
dikkat çekilmektedir. İnsanın aceleci bir varlık olduğu ve bu yönünün hayrı ister gibi şerri
istemeye bir sebep olduğuna dikkat çekilmektedir. "Gerçekten insanın, özellikle ilk defa
karşılaştığı durumlarda neyin iyi neyin kötü, neyin faydalı neyin zararlı olduğu konusunda
isabetli hüküm vermesi her zaman mümkün olmayabilir. Bunun için insanın aklını, bilgisini,
tecrübesini kullanarak veya inandığı, güvendiği kaynaklara başvurarak en doğru tercihi
yapması gerekir. Fakat zihinsel ve ruhsal yönden yeterince gelişmemiş olanlar bir sabır ve
olgunluk isteyen bu süreçten geçmeye tahammül edemedikleri için genellikle nefsânî
isteklerinin tesiriyle aceleci davranır ve umumiyetle de yanlış hüküm verir, yanlış tercihte
bulunurlar."¹
İnsanın acelecilik zaafı onun kaygılarını artırır, insanın kaygı düzeyi yükseldikçe akıl devre
dışı kalır ve insan arzularının esiri olmaya başlar. Ayet insanın esaret yolculuğunun
başlangıcına dikkat çekerek insanda otokontrol mekanizması oluşturmaktadır. Acelecilik
zaafına dikkat edenler, arzularını kontrol edenler, tedbirini aldıktan sonra Allah'a teslim
olanlar olan da bir hayır, olmayanda bin hayır ararlar. Bizler yolların en doğrusu ve etme
güzeli olan Kur'an'ın yoluna ve Hz. Peygamberin yaşantısına uyalım. Gerisini Mevla'mıza
bırakalım. Mevla'm ne eylerse güzel eyler.
1- Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 3, Sayfa: 466
Mücahit Güler
YORUMLAR