Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Mücahid Güler

Mücahid Güler

mguler@haberpars.com

Çağın Hastalığı

14 Mayıs 2024 - 10:57

Çağın Hastalığı: Anlamsızlık Girdabı ve Kurtuluş Yolu
İçinde bulunduğumuz modern çağ, bizi ruhsuz ve gayesiz bir yaşama sevk etmektedir. Bu
sevk edilişin sonucunda hayatın anlamını kaybeden çağın insanı zombileşti, bedenen varlar
ama ruhen yoklar. İnsan hem bedeni hem de ruhsal yönü olan bir varlıktır. Bu iki yönden
birinde aşırıya kaçmak, birini ihmal etmek veya birini ötekine tercih etmek insanın insani
dengesini bozmaktadır. Bu dengesizlik hali anlamsız bir hayat bakışına ve bu halin devamı
anlamsızlık girdabına neden olmaktadır.
Modern çağın değer dünyası materyalizm ve potizitivizmden oluştuğu için, modern çağ
insanın sadece bedeni arzularına ses vermekte, insanın ruhsal yönüne de 3 maymunu
oynamaktadır. Modern çağ tarafından bedeni arzularının tatmininin telkinlerine maruz kalan
çağın insanı, bu telkinlere Tanrı’nın sesiyle (vahiyle) karşılık veremeyince zihni
mankurtlaşmakta, bedeni de zombileşmektedir.
Ruhsal yönün ihmali kalbi körlüğe, selim aklın devre dışı kalmasına sebep olmaktadır.
Ruhsal yönü körelen insanın zihni yapısı bozulmakta, kendisine verilen telkinlere göre bir
hayat bakışı oluşturmaktadır, bu duruma zihni mankurtlaşma diyorum. Yani özgür olduğunu
zanneden ama köle zihniyetini benimsediğinin farkında olmayan, efendilerinin fikirlerini kendi
fikri gibi gören insanlar oluşmaktadır.
İnsanın zihni mankurtlaşınca bedeni de zombileşmeye/mekanikleşmeye başlıyor. Nefsin
arzularına göre bir hayat yaşadıkları halde yaşadığının farkında olmayan, yaşamdan zevk
almayan, anlamsızlık girdabına düşen, modern çağın istek ve arzularına göre yaşadığı halde
sürekli melankolik bir hayat yaşayan, her şeyi isteyen ama aynı zamanda her şeyden
şikayetçi olan, mükemmelin peşinde olan ama her tarafı kusurlu bir düşünce ve yaşam
biçimini benimseyen insanlar oluştu.
Modern insan anlamsızlık girdabından kurtulmak için kendince çözüm önerileri buldu, fakat
buldum dediği her şey modern insanın yanılgısını artırmaktan ve anlamsızlık girdabını
derinleştirmesinden başka bir şey değildi. Çünkü modern düşünce yapısı ve modern insanın
ihmal ettiği çok önemli bir konu vardı. O da insanı tanımlarken Tanrı’nın bakış açısını ihmal
etmesiydi, Tanrısız bir insan tasavvuru yapmak isterken oluşturdukları insan profili, Tanrı’nın
makamına göz dikti ve kendisini Tanrı gibi gören milyonlarca Tanrı’nın oluşmasına neden
oldular. Bu acı durumu G. Jung ‘keşfedilmemiş benlik’ adlı kitabında uzun uzun bahsediyor.
Tanrı’dan bağımsız, dinden uzak ve ruhun inkarıyla oluşturulan modern insan prototipi çağın
belası oldu. Bir taraftan mükemmeli bulmak için bütün değer dünyasını inkar etmekte, diğer
taraftan yaşamak için anlamsızlık girdabında (nefsi emmarede) dolaşmaktadır.
Bu girdaptan çıkmanın yolu gördüğüm kadarıyla şu üç şeyle mümkündür: Birincisi Tanrı’nın
tanımladığı insan profilini ortaya çıkarmalıyız, yani Kur’an ve sünnette tanımlanan insan
profilini oluşturmalıyız. İkincisi din merkezli bir hayat anlayışını sağlamalıyız, çünkü insan
Tanrı’nın ürünüdür, Kur’an ise insanın yaşama kılavuzudur. Kamil insan olmanın yolu
kılavuzun çizdiği yolu yaşamaktan geçmektedir. Din merkezli bir hayat tercih edildiğinde
çağın gereklilikleri de ihmal edilmemelidir.

Üçüncüsü de ruhsal ihtiyaçları karşılamaktan geçiyor. İlk iki maddeye uyunca aslında bu
maddeye de uyulmuş oluyor. Çünkü ruhun ihtiyacı maneviyattır, bu ihtiyacı en doğru ve en
güzel şekilde yaşamanın yolu Kur’an ve sünnetten geçmektedir. Bu iki ilkeyi benimseyen ve
bu ilkelere göre bir hayat yaşayan insanların anlamsızlık girdabına düşmesi veya varoluşsal
kaygıların etkisinde kalması mümkün gözükmemektedir.
Mücahit Güler

YORUMLAR

  • 0 Yorum