HZ.ÖMER Mİ? TURİST ÖMER Mİ?
Geçtiğimiz günlerde AK Parti Tunceli İl Başkanının bir askeri karakola yaptığı ziyarette resmi törenle karşılanması ülke gündemine oturdu.
İyi ki de oturdu.
Şahsen ben bir siyasi parti başkanının bırakın askeri törenle karşılanmasını, bir kurum amiri tarafından kapıda bile karşılanmasını asla kabul edemem.
Çok hoş ve etik olmayan bir durum.
Komutan kesinlikle yanlış yapmıştır. Hakkında soruşturma açılması, görevden alınması gayet yerinde bir uygulamadır.
Haklı olarak başta muhalefet olmak üzere birçok kesim bu askeri karşılamaya tepki gösterdi.
Gerçi muhalefete akıl erdirmek çok zor.
İL BAŞKANI OLUNCA HART-HURT, ERBAKANA GELİNCE GAK-GUK
Asker siyaset yapmaz minvalinden bahanelerle il başkanını resmi tören ile karşılayan (haklı olarak) komutanı eleştiren CHP, ne yazık ki Rahmetli Necmettin ERBAKAN’a Hac Farizasını yerine getirdiği için galiz küfürler eden generale sessiz kalmış, hatta destek vermişti.
Başörtülü askeri öğrenci ailelerinin insan onuruna yakışmayacak bir şekilde kışla dışarısına alınması mezalimine alkış tutmuştu.
Bu ne perhiz bu ne turşu demek hakkımız aslında.
O yüzden ben CHP nin ne dediğine değil ne yaptığına bakarım.
Ha komutan suçlu da il başkanı güçlü mü? Değil..
İl Başkanı da bence bu tören faslına müdahale etmeliydi.
“Bir dakika kardeşim bu ne” demeliydi.
Görünüşe göre onun da hoşuna gitmiş.
Eeee malum o da insan gururu okşanmış demek ki.
Netice de insan bu, her birimizin kibri ve enaniyeti var.
Ancak, belli bir makama gelmiş insanlar kibri bir kenara bırakmalıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Hz. Ömer’ler arıyorum demişti.
Demişti ama ne yazık ki bazı insanlar Hz.Ömer değil, Turist Ömer olma gayretinde.
Cebinden fedakârlık etme değil, cebini doldurma gayretinde.
Hükümette olan partinin il başkanı, daima halkın içinde ve halkla beraber olmalı.
Halkın derdi ile dertlenmeli.
Ranttan, makamdan, Mevkiiden uzak olmalı.
Onu bunu torpille bir yerlere sokma gayretinde olmak yerine, adaletsiz işe alımlara karşı çıkmalı.
Eşini, dostunu bir yerlere müdür, amir atatmak yerine liyakatli insanların devletin icra makamlarına atanmasına ve oradaki görevlerini rahatlıkla yerine getirmelerine yardımcı olmalı.
Hükümetin il başkanı, başkanlık yaptığı müddetçe özel işlerini bırakmalı.
Diyeceksiniz ki “Aşk olsun işi bırakacaksa adam neyle geçinecek”
Cevap gayet basit.
Bu tip makamlar hizmet makamlarıdır.
Nimete talip olan, zahmete de talip olacak.
Maddi gücü yok ise il başkanlığına aday olmayacak.
Adam il başkanı oluyor.
Avukat ise kamu kurumlarının avukatlığını alıyor, müteahhit ise kamu ihalelerini alıyor.
Hırdavatçı ise kurumlar, müteahhitler ondan mal almaya yarış ediyor vs.vs.
Yani bir anda iştigal ettiği alanda hızla ilerliyor.
Kısa bir zamanda alıp yürüyor.
Ha belki ihaleleri hakkı ile alıyor ama milleti buna nasıl ikna edebilirsiniz?
Ben de olmam arkadaş.
İlla bir hinlik, bir şaibe ararım.
Birde işin diğer boyutu var.
Eğer hükümetteki partinin il başkanı iseniz o kadar yoğun olursunuz ki, kendi işinize zaten fırsat bulamazsınız.
Daha doğrusu bulamamalısınız.
Şehrinizde biri haksızlığa uğrarsa, aç yatarsa, tedavi olamazsa Allah kimden soracak bunu.
Yok ben hem kendi işimi hem de (part time) il başkanlığını yapayım derseniz, belki cebinizi doldurursunuz ama partinizin oyunu da yarıya düşürürsünüz.
Ha birde birçok vebal alırsınız benden söylemesi.
Sağlıcakla…
Mesut BALYEMEZ
mesutb44@gmail.com
YORUMLAR