EĞİTİM SİSTEMİMİZ CAN ÇEKİŞİYOR!
Meslek hayatımın 30 yılının 21 yılını Milli Eğitim Bakanlığında yönetici olarak görev yapan bir eğitimci olarak devletime sesleniyorum!
Ve diyorum ki:
Eğitim sistemimiz can çekişiyor!?
Heba oluyor çocuklarımız!?
... Ve
Öncelikle bu sistem milli değildir!?
Bu sistem düşünen insan yetiştirmiyor!?
Bu sistem milletimizi temsil etmiyor!?
Bu sistem sevgi, saygı, hosgöru, dayanışma kaynaşma, kucaklaşma, dertleşme ve paylaşmaktan uzak insan yetiştiriyor!?
Bu sistem geleceğe güvenle bakmayı aşılamıyor!?
Bu sistemde çocuklarımız okula tertemiz adım atıyor ve apayrı birer insan olarak çıkıyor!?
Bu sistem bilgi, beceri, isti'dat ve kabiliyete önem vermiyor ve insan fıtratına aykırıdır!?
Bu sistem, müzik öğretmeni olabilecek bilgi, beceri, isti'dat ve kabiliyete sahip bir insanı Avukat yapıyor! Avukat olabilecek niteliklere sahip bir insanı da Makina Mühendisi yapıyor!
Bu sistem, "benden adam olmaz!" ruh haline sahip insan üretiyor!?
Bu sistem; milli, manevi, insanı ve ahlaki değerlerimize uygun insan yetiştirmiyor!?
Bu sistemde, ülkesine yabancılaşmış bir nesil yetiştiriliyor!?
Eğitim sistemimizde bütün kademelerde not vermekten başka bir şey veremiyoruz öğrencilere! Öğrencilerin bütün yetenek ve özellilerine kör bir sistem! Tam bir yetenek katliamı! Not verme sektörü!
Deniliyor ki, sistem değişti, aslında sistem değil, sistemsizlik!?
Sonuç olarak, bu eğitim sistemi çökmüştür!
Mutlaka İnancımıza, tarihimize ve kültürümüze uygun bilime ve yeteneğe dayalı yeni bir eğitim müfredatı geliştirilip uygulanmalıdır.
... Ve
Bugünlerde Milli Eğitim Bakanlığımız yeni bir eğitim müfredatı hazırlamış, sitesinde halka açmıştır...
Yeni eğitim anayasasını düşünerek okudum. Her cümlenin altını çizerek zaman ayırdım.
Sonuç: Türk milletine ait bir eğitim müfredatı değildir Sayın Milli Eğitim Bakanım!
Doğrusu hayal kırıklığı yaşıyorum...
Bir eğitimci olarak ısrarla karşı çıkıyorum. Müfredat denilen şey her gün hazırlanmaz, yüz yıllık hedeftir! Hazırlanan müfredatta hedef göremedim...
Gördüklerim:
Bu müfredat, Türk milletine hitap etmiyor!
Hak, adalet, fazilet, yardımlaşma, din-vatan vb. ortak paydalara fazla yer verilmemiş!
Dil zenginliğimizi ortaya koyan bir dil ve üslup yok...
Bilimsellik adı altında Batı orjinli sapmalara çok yer verilmiş, maddi ve manevi değerlerimize birlikte çok fazla yer verilmemiş!
İnancımıza ve hakikate zıt ifadeler, teorilere yer verilmiş...
Tevhidi bir bakışla kitap içerikleri oluşturulmamış...
Yüzyıllık aşağılık kompleksini ortadan kaldıracak, hayata ümitle baktıracak bir gençlik hedefi yok!
Batı medeniyetine yön vermiş Türk ve Müslüman alimlere ve icatlarına arzulanan düzeyde yer verilmemiş...
.....
... Ve
Bir süre önce Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan doğru söyledi!
Ne dedi!?
"Fikri iktidarlarımızı tesis edemedik!"
"Samimi bir muhasebe ile geçtiğimiz 20 yılda her alanda tarihi eserlere ve hizmetlere imza attığımızı ama eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadığımızı düşünüyorum!
"Ülkemizin geçmişten bugüne eğitim öğretim sistemi çocuklarımıza sadece maddi bilgi yükleme üzerine kuruludur."
Kayıtsız ve şartsız, "Evet!"
Doğru söyledi Sayın Cumhurbaşkanımız!
Milletimiz büyük çoğunlukla bunu bilmiyor. Bir Eğitimci olarak milletime vefa borcum adına yazıyorum!
27 Aralık 1949 tarihinde imzalanan, Türkiye ve ABD hükümetleri arasında Eğitim komisyonu hakkındaki anlaşma 15 Mart 1950 tarih ve 5596 sayılı kanun TBMM'den geçti ve yürürlüğe girdi. Halen yürürlüktedir!
Bu FULBRİGHT anlaşmaya göre:
Eğitim komisyonda 8 üye bulunacaktır.
Türkiye'den 4 üye, ABD'dan 4 üye bulunacaktır!
Türkiye'deki ABD diplomatik heyetinin başı, yani ABD Büyükelçisi, Eğitim komisyonunun fahri başkanıdır! Komisyonda oyların eşit olması durumlarda kesin oyu ABD Büyükelçisi son sözü söyler!
ABD'nin komisyondaki 4 üyesinden 2 tanesi Büyükelçilikteki CİA ajanı olması da muhtemeldir!
İşte Eğitimdeki Hal-i Pür Melalimiz bu!?
Müfredattan önce, özellikle ve mutlaka yapılması gereken:
ABD ile yapılan Fulbrigh anlaşması, Türk Milli Eğitim sisteminin üstünden kaldırılmalıdır!?
Türkiye-ABD ortak Eğitim komisyonunun hazırladığı raporda, okullarda milletimizin dini seçmeli bile değil, "Din Kültürü ve Ahlak bilgisi" adı altında okullarda okutulan ders; ilahi ve ilahi olmayan bütün dinler hakkında genel bilgi veren bir derstır.
Milletimizin Kültürü ise ders olarak hiç okutulmuyor.
Milletimizin dili okutuluyor, onu da hazırlayan bir Türk değil, Agop Dilaçar'dır.
... Ve
Türkiye son 20 yılda bir çok alanda büyük başarılara imza attı... Ancak özellikle Eğitim ve Kültür alanında bir adım dahi ilerleyemedik...
Ne yazık ki, son 20 yıldaki bütün Milli Eğitim Bakanlarımızın hiçbiri eğitimci değil, sınıfı ve okulu öğretmen olarak yaşamadı/yaşamamıştır! Elbette bu da başarısızlıkta önemli bir etken...
Özetle, eğer bir sistem ve aldığımız eğitim;
İnsani davranışlarımızı,
Ahlaki davranışlarımızı,
Adalet anlayışımızı,
Hoşgörü anlayışımızı,
Sevgi ve saygı anlayışımızı,
Haya anlayışımızı,
Sabır ve tahammül anlayışımızı,
Aklımızı kullanmamızı,
Vicdanımızı harekete geçirmemızı,
Halden anlama basiretimizi,
Merhamet anlayışımızı,
İsraftan kaçınma anlayışımızı,
İnfak etme anlayışımızı,
Hak ve hukuku gözetme anlayışımızı,
Yardım etme anlayışımızı,
Şükretme anlayışımızı,
Hamdetme anlayışımızı,
Cihad etme anlayışımızı,
Sulh ve barışı sağlama anlayışımızı,
Bilgiye saygı duyma anlayışımızı,
Medeni olma anlayışımızı,
Sanat, mimari ve estetik anlayışımızı,
İyiliği yayma anlayışımızı,
Felsefi bakış açımızı,
Kötülüğe engel olma anlayışımızı,
Tevhid üzere bina edilen imanımızı,
Dünya ve ahiret dengesini kurma anlayışımızı
...
sağlayamıyorsa ve bu hasletlere sahip kaliteli insan yetiştirmiyorsa, geleceğe güvenle bakamayız...
Eğer, "gelecek gençlerin, gençler ise öğretmenlerin eseri" olacaksa, öğretmenler çok daha donanımlı yetişmelidir/yetiştirilmelidir...
Bugün bunu söylemek mümkün değildir.
Materyalist bir felsefe üzerine bina edilen bir eğitim sistemini yönetiyor öğretmenler!
Bu durum;
Kapitalist bir insana abdest aldırmak gibidir!
Eğitim sistemimizde 20 yıldır itikatta Ak Partiliyiz ve amelde CHP'liyiz!?
Bütün meslektaşlarımı kutlar, saygılarımla selamlıyorum!
Mehmet Bozkurt, Eğitimci İlahiyatçı Araştırmacı Yazar
YORUMLAR