Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
 Leyla DÜZEL

Leyla DÜZEL

YAZAR - ŞAİR - SİYASETÇİ.
leyla@haberpars.com

EN VAHŞİ MAFYA AMERİKA ...

02 Haziran 2021 - 23:12



2023 Türkiye Cumhuriyeti için kritik bir dönemeç. Ya sınırımızda sözde Kürdistan kurulacak ve vilayetlere bölüneceğiz, ya da güçlü Türkiye ile Dünya'da söz sahibi olacağız. 

Kirli eller yerli işbirlikçileri ile boş durmuyor. Dünya'nın baş belası Amerika, mazlumu ezerek güç elde eden Dünya’daki en vahşi mafyadır. Amerika ülkemiz üzerindeki hegemonyasının bitişini, devletimize saldırarak geciktirmeye çalışıyor.

Türkiye'ye balık avlamayı unutturmuşlar, ağzına hep hazır balık sokmuşlardı. Sen üretme, bizde daha ucuzu var onu al, diye diye nesiller tembelleşirken, halk yoksullaşmış ve ilerleme azmini kaybetmişti. Burada kazanan tek güç, üretimi bitiren, siyasi iktidardan nemalanan bilindik şahsiyetlerdi. Onların kurduğu hanedanlıklar devleti yönetir olmuştu. Dededen toruna siyasetin içinde hep baş aktör olarak ülkemizin ışığını çalmış, iliğini, kemiğini sömürmüşlerdi. 

Ülkemiz yeni bir şey üretemeyen fason üretim merkezi olmuştu. Devlet mekanizmalarından Türk milletinin asıl evlatları dışlanmış, örtülü bir sömürge düzeni kurulmuştu.

Solda Atatürk maskesi, sağda da dinci maske ile yavaş yavaş halkımıza enjekte edilen mandacılık aşısı tutmuştu. Üretimi olmayan sadece tüketen bir toplum olmuştuk. Marka ve lüks yaşam zorunlu ihtiyaç haline gelmiş, milletimiz kredi kartıyla zulüm ekonomisine mahkum edilmişti.

Üzerine birde terör ilave olunca, Türk Milleti içine kapanmış ve bilim, teknoloji, atılımcılık gibi gelişim araçlarının sadece gelişmiş ülkelerin marifeti olduğunu kanıksamıştı. Özgüvenini kaybeden Türk yapamaz, başaramaz, akıl edemez ama elin gavuru helal olsun ne güzel yapmıştı(!). Hayranlık duyulan üstün millet hissi bizlere hep empoze edildi. Ülkenizde fabrikalar kuralım, siz üretin denildi. Ucuz işçilik ile üretilen malları kendi milletleri hak ediyordu. Siz üç kuruşa çalışın ve üretin ki benim halkımın alım gücü sarsılmasın fikriyatı ile bizi 3. Dünya ülkeleri kulvarına attılar. G20,G8 diye ülkeleri sınıflandırdılar. Onlar parmak sallayan patron, gelişimi engellenmiş diğer ülkeler ise onların hizmetkarı, marabalarıydı. Dünya'nın nimetleri onlar için yaratılmış, en güzeline onlar layıktı. Bu sebeple fakir ülkelerin varlıklarına çöküyorlar ve üstün halklarını besliyorlardı. Ve bunu da hep barış ve adalet adı altında yapmaktan hiç utanmıyorlardı. 

Bunları öyle birden bire değil, yıllar içinde sindire sindire bize yedirdiler.

Nüfusumuzun dindar olan büyük bir kesimi cahil bırakılmış ve yabancı istihbarat ajanlarının kurduğu bazı tarikat ve cemaatlere yem edilmişti. Yoksul halkımız, yıllarca çocuklarını bu canavarlara emanet ederek, vatana millete hayırlı evlat yetişeceğini ummuştu. Böyle yetişen nesillerin en küçüğü şu an 20li yaşlarda. Velhasıl 1940'lardan beri kurulan bu düzen ile, 80 yıldır bu halkın dini hassasiyetlerini kullanarak inceden inceye cumhuriyete ve kurucusuna karşı bir nefret oluşturdular. Asla Sevr'i unutmuyorlar ve gerçekleştirmek için devamlı yeni projeler devreye sokuyorlar. 

Solcular, işgalden ülkeyi kurtaran ve bu sebeple halkın sevgisini kazanan Atatürk'ün maskesini taktılar. Kemalizm garabeti ile yıllarca onun adını kullanarak halkı ezdiler. Atatürk milliyetçiliği diye bir şey uydurdular ve bizi iki kutba böldüler. Halbuki Atatürk inanmış, imanlı tam bir Türk Milliyetçisi idi. Bunu görmek için Cumhuriyetin ilk meclisine bakmak yeterlidir. Solcu nesli Fulbright programına dahil ettiler. Bu bursu alan gençler Amerika’nın sesi haline geldi.

Sağcı nesiller ise milli şefin yaptıklarından oluşan bu travmayı atlatamayıp Atatürk nefreti ile büyüdüler. Solculara en büyük desteği sahte şeyhler ve Seyyidler üzerinden Müslüman kisvesine bürünen din adamları verdi. Kemalizm’in güçlenmesi karşı tarafın yobaz olmasına bağlıydı. Velhasıl Atatürk'ü iki tarafta anlamamış ve ilk meclis ruhundan kopartılmıştı.

Yönetim mekanizmalarını dönüşümlü ele geçiren bu iki kutup halkı bilerek yoksul ve cahil bıraktı. Ta ki Cumhur İttifakı ile Milliyetçiler siyaset sahnesinde yön tayin edici olarak yer alana kadar. Devlet aklı %10 bandına sıkıştırılan evlatlarını hükümet olmadan karar merkezine taşıdı. Cumhurbaşkanı'nın etrafını saran bu emperyalist yapıdan onu çekip çıkardı. Türk Devleti'ni milli çizgiye oturttu ve milli hamlelerle bugüne gelindi.

Hala etrafında O'nu etkileyen şucular, bucular olsa da bu kliklerin 15 Temmuz 2016 öncesine dönme arzuları gerçekleşmeyecektir.  Buna ne Milliyetçiler ne de millileşen Ak Parti tabanı izin vermeyecektir.  Onlara düşen içlerindeki safralardan azimle biran önce kurtulmaktır. Fitne ve fesatla Cumhurbaşkanını boşa düşürenler partide ve Külliye'de halen aktif pozisyonlardalar. 

Bugün yine fitne kazanı kaynıyor. FETÖ Liderinin emir vermesiyle uyuyan hücreler kendilerini yakma pahasına olsa bile hükümeti düşürmek için her gün bir skandal yaratıyorlar. FETÖ bir maşa. Ben bu terör örgütünün adını kullanayım ama siz CIA, MOSSAD, IM5 diye anlayın.

Uyuşturucu baronlarından medet umanlar nasıl bir kafa yapısına sahip. Mafya dedikleri adamın sözüne itibar edip destek veriyorlar. Eski solcuların kaypak olmayan dik duruşları vardı en azından. Uyuşturucu müptelası, tetikçi, işadamlarını tehdit ederek malına, karısına, kızına çöken bu çetenin hezeyanlarını koltuk için alkışlamak nasıl bir beyin yapısının ürünüdür. Oy için devletin yıpratılmasına alkış tutana vatansever diyebilir miyiz?

Devletin ilgisizliğinden, Türk yetim ve öksüzdü ama köksüz değildi. Zamanı gelecek ve kurutamadıkları köklerden filizlenen fikirler ile emperyalist düzeni yenecektir. Şimdi bilgi ve özgüvene dayalı yeni bir siyaset anlayışına geçildi. Bunu Cumhur İttifakı’nın gücüne borçlu. Borçlu derken mecazi anlamda çünkü milliyetçiler asla devleti borçlu çıkaran diyetçilerden olmadı. 

Devleti yaşat, millet yaşasın, milleti yaşat nesiller çoğalsın. Çoğalan nesillere Milli Şuur Bilinci aşılayan öyle bir eğitim ver ki içeride birlik sağlansın ve ülkemizin beka problemi kalmasın. 

Devletin dengede ve güçlü olması dört ayaklı dinamik yapıyla olur.
1- Siyasetçiler
2- Adalet sistemi
3- Askeri gücü
4- Halk desteği

Türkiye’nin tutsaklaştırılması bu yapıların güçsüzleştirilmesiyle sağlandı. Zincirleri kırdık, sel gibi koptuk geliyoruz. 

Mavi Vatan, Libya, Doğu Akdeniz, Mısır, Savunma Sanayi Teknolojisi ve şimdi yeni bir pencere daha açmamız gerekiyor.

Suriye...

Geçmişte ne olduysa oldu, bugün Türk Devleti çıkarını korumakla yükümlüdür.

Türk Milleti şaha kalkarken ayağındaki prangalardan kurtulmalıdır. Suriyelilerin ülkemizdeki misafirliklerinin sonu gelmelidir. Zorla yapılamaz muhakkak. Şartlar olgunlaştırıldıktan sonra dönüş için teşvik edilmeleri gerekir. 

Uzun zamandır Suriye'de haklı sebeplerle askerimiz bulunuyor. Yeni bir safhaya geçilmeli, sulh için istihbarat teşkilatımız birleştirici adımlar atmalı ve Esad ile mekik diplomasisi gerçekleştirmeli.

Suriye'den olumlu sinyaller alınıyorken bu değerlendirilmeli.

Esad seçimin galibi özgüveniyle Türkiye ile barışma sinyalleri veriyor. Adil bir seçim olup olmaması bizi ilgilendirmez. Bunu kendi iç dinamikleri çözsün. Esad resmiyette Suriye Devletinin başı sıfatını taşıyor. Amerikancı şişirmelere gelmeyelim, YPG terör örgütüne destek verip sözde Kürdistanı tanıma heveslisi olanlar bu seçimi tanımıyorlarsa, bizim aynı eksende siyaset yapmamız sadece onlara yarayacaktır.

Hiçbir savaş sonsuza kadar sürmez. Katil Esad yerine artık daha diplomatik bir dil ile hava yumuşatılmalı.

Atatürk Yunanistan'ı denize dökmüştür ama aynı Atatürk Venizelos'u Türkiye'de ağırlamış ve düşmanlığa son vermiştir. Diplomasi budur. Ki Türkiye, Suriye ile hiç savaşmamıştır. Amerikan işgalinin yarattığı kaos ortamı sebebiyle oluşan terörist unsurların Türkiye’ye geçmemesi için TSK oradadır.

MİT gizli görüşüyor mudur bilemem ama son gelişmeler sonucunda Amerika'ya atılacak böyle bir gölün hazzı müthiş olur. Bu Türkiye'nin elini güçlendirecek bir adımdır.

YPG/PKK'nın Suriye'de yok edilmesi, Suriyeliler'in güvenle topraklarına geri dönmelerini sağlar.

Yıllardır bunalan Esad Türkiye'nin her istediğini yapacak haldedir.

Amerika'nın Ortadoğu'dan kovulması Suriye'den başlar.

Mafya babalarıyla Türkiye dizayn edilemez.
Amaç,  Botokslu Uyuşturucu Baronu’nun tanık sandalyesinde oturduğu, Türkiye'nin sanık olduğu Amerikan mahkemelerinde bizi aşağılamak ve ambargoya mahkum etmek. Kendimize güvenimizi kırıp, bizi güçlü olana köle haline getirmek.

Biz bu oyunu Rıza Zarrab mevzusunda da görmüştük. Cumhurbaşkanının Amerika ziyareti öncesi böyle iftiralar atılıp zemin hazırlanmıştı. Amerika gezisinde Erdoğan gözaltına alınıp sanık sandalyesine oturtulacaktı. Devlet Bahçeli oyunu görmüş ve yanına kurmaylarından vererek ziyareti güven altına almıştı. Bahçeli, eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başına bir şey gelirse Dünya'yı sizin başınıza yıkarım diye de en sert şekilde Amerika'yı tehdit etmişti.

Tekrar konumuza dönersek, Türkmenlerin güvenliği sağlanarak Esad ile ivedilikle anlaşma sağlanmalıdır. Rusya mutlaka buna destek verecektir. Bizim menfaatlerimiz önemlidir. Sınırımızda kurulmaya çalışılan terör devletine Esad, Türk Silahlı Kuvvetleri olmadan bir şey yapamaz. Fiilen o topraklar senelerdir artık Esad'ın değil. Sınırımızda Türkmenlerin olması bizim güvenliğimiz için elzemdir.

Stratejik, Ekonomik ve Ticari Araştırmalar yani SETA adıyla Ahmet Davutoğlu'nun ve Abdullah Gül'ün kurduğu ve halen içinde adamlarının güçlü olduğu Türkiye'nin Tink Tank garabeti bizi Suriye yanlışına sürükledi. Amerika'nın müttefiki gözüyle Türkiye'ye yön çizenlerin bu kuruluştan temizlenmesi veya tamamen lağv edilmesi gerekir. Ülkemiz, Milli Şuur Bilinci yüksek evlatlarıyla vizyonunu çizmeli, geleceğini tayin etmelidir.

Devletin mekanizmalarından bu kirli yapı temizlenerek, Türkiye 2023 hedeflerine ulaşacak ve komşularıyla ilkesel dostluk anlayışı ile huzuru tesis edecektir. Türkler sahip oldukları topraklara barış ve adalet getirmişler, zorbalığı ve barbarlığı bitirmişlerdir.

Yeni kartlar, Ortadoğu'da Türkler’in eliyle adil bir şekilde karılmalıdır. Yurtta barış, Dünya'ya barış Türkler'in gücünü bulmasıyla sağlanacaktır. Bu gücü, damarlarımızdaki asıl kandan ve imanımızdan alıyoruz.
Biz vicdan sahibi bir milletiz ve bizimle birlikte olan milletler ile güç birliği yapacağız. 

Yaşadığı toprağı Vatan yapan yiğitlerin ülkesi, Türkiye Cumhuriyeti hep var olsun.

YORUMLAR

  • 0 Yorum