MERALYAHU AKŞENER'İN ŞİFRELERİ
Bugün, bir ajan provokatör, Amerika'nın sesi, Pensilvanya'nın gülü grup toplantısında zırvalamış demeyeceğim, çünkü bu zırvalamaktan çok öte bir konuşma.
"Sayın Erdoğan'ın İsrail versiyonu olan, Benyamin Netenyahu, siyasi rakiplerini baltalamak ve bu şekilde koltuğunu koruyabilmek için gözünü kırpmadan, sivillerin ve çocukların hayatlarına kast etmekten geri durmadı." dedi.
Akıllara zarar bir konuşma değil mi?
Böyle bir ağız bugüne kadar hiçbir siyasetçide görmedik.
Bu nasıl bir nefrettir.
Önüne bu metinleri koyan ve bunu Meral Akşener'e okutan güç kimdir?
Peki Erdoğan'a bu kadar kinin sebebi nedir?
Geçtiğimiz haftalara bakarak cevabı bulabiliriz.
İsrail'de yaşanan zulüm ve katliama Dünya susarken, dik duruş gösteren tek devlet başkanı Erdoğan oldu.
Cumhurbaşkanı, Yahudiler ile bağlantılı olan kimi bu kadar sinirlendirmiş olabilir ki?
Meralyahu, Netenyahu'yu Erdoğan'dan daha merhametli gösterme çabasına kendi kendine girmez diye düşünüyorum.
Bu metinleri kim yazıyor?
Erdoğan hangi sivili ve çocuğu öldürmüş?
Siyasi yorumları okudum. Herkes bağlantıyı PKK üzerinden kuruyor.
Bu konuda birkaç fikrim var.
PKK'nın Suriye kolunun başı olan teröristin MİT tarafından öldürülmesi.
CHP'nin seçilirsek 2 HDP'liye bakanlık vereceğiz açıklaması ile bölücü destekçisi olarak gündeme düşmesi. Böylece Millet İttifakı’nın HDP ile İttifak yaptığının ifşa olması.
Bugün açıklayacağını söylemiş olduğu Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem için sözde hazır olan Yeni Anayasa taslağının görücüye bir türlü çıkamaması.
Bunların hepsi gündemi değiştirme çabasında birer etken.
Ve, bunları örtmek için ortalığı ayağa kaldıracak bir gündem yaratılması gerekiyordu.
Okyanus ötesinden bir ses “Gel yavrum, zaten bugünlerde yine hop oturup hop kalkıyorum. Herşeyi örtecek bir meclis grup konuşması sana hazırladım. Oku bunu, kurtar kendini” demiş midir? Bence demiştir. Partiden ayrılan herkes “Bunlara FETÖ yardım ediyor” demiyor mu? Bundan âlâ yardım ne ola ki?
Velhasıl bu metni yazan, annesinin adı Robin olan Pensilvanya'nın Siyonist Papazıdır.
Erdoğan'ın öldürdüğü siviller ve çocuklar ise 15 Temmuz 2016 gecesi TSK'nın öldürdüğü Amerika'nın "bizim çocuklar" diye tabir ettiği işbirlikçileri FETÖ'cü hainlerdir. Onların siviller ve çocuklar diye yandığı başka da kimse yoktur.
Erdoğan İsrail'e karşı ülke başkanlarını arayıp askeri bir güç oluşturma çabasında. Hergün defalarca telefon diplomasisi yapıyor.
Biden destekli Pensilvanya Papazı telaşta, Erdoğanı'ı nasıl durdururum çabasında. Cumhurbaşkanı'na ettiği bedduaların yanında bir de Millet İttifakı'nın genel başkanlarına gündem belirleyici metinler gönderiyor. Yoksa Erdoğan hepsini ham yapacak.
Cumhur İttifakı’nı ne yapsalar yıkamıyorlar.
İttifakın lokomatif gücü bugün adeta manifesto niteliğinde Kudüs açıklaması yaptı ve Amerika'ya ültimatom verdi.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli Kudüs'ü koruyacak kimse yoksa biz varız dedi.
"14 Mayıs 2018’de ABD Büyükelçiliği’nin Kudüs’teki açılış programını protesto eden 55 Filistinli masumun İsrail askerlerinin kurşunları sonucu hayatını kaybetmesini kim hatırlıyor?
Sahillerde misket bombalarıyla öldürülen çocukların acısını dürüstçe kim yüreğinde taşıyor?
Türkiye’den başka 1,5 milyarlık İslam aleminin umudu kaldı mı? Varsa nerede, hangi petrol kuyusunun başında petrol dolarlarını saymakla vakit geçiriyor?
Askeri mağlubiyetlerle güvensizlik ve korku psikolojisine teslim olmuş İslam toplumları bugün ayağa kalkmayacaksa, bugün zalime meydan okumayacaksa bunları yapacak kudreti ne zaman kendinde bulacak?
Kudüs, küresel barış ve huzurun anahtarıdır.
Bu anahtar doğru kullanılmazsa tetiklenen kaos Ortadoğu’yu vurmakla kalmayacak, tüm dünyayı kasıp kavuracaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımız yoğun diplomatik temaslarıyla, dürüst ve gerçekçi tutumuyla ülkemizin her seçeneğe hazır olduğunu göstermektedir.
Kudüs’ün geleceği herkesi ilgilendirmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu çerçevedeki düşünce ve önerileri ana hatlarıyla şunlardan ibarettir:
1 – İsrail hunhar saldırılarına derhal son vermeli, işgal ettiği yerlerden geri çekilerek ateşkes rejimi tesis edilmelidir.
2 – Kudüs’te her dinin, her kültürün, her etnik yapının ortak paylaşım ve yönetimini esas alacak bir idare yapısıyla kalıcı ve kapsayıcı yeni bir siyasi denkleme ihtiyaç ertelenemez düzeydedir.
3 – Kudüs’e özel statü verilmeli, oluşacak bu statünün siyasi muhtevasını 3 semavi dinin mensupları ve temsilcileri eşgüdüm halinde ve mutabakat içinde belirlemelidir.
4 - Bölgede eşit, adil ve iki devletli sistemin kurulması için Birleşmiş Milletler harekete geçmeli, inisiyatif üstlenmeli, caydırıcılığını kullanmalıdır.
1967 öncesi sınırları dikkate alınarak başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız Filistin devleti uluslararası camiada tanınmalıdır.
5- Nihai amaç, huzur ve güvenlik içinde yaşayan, barış ve kardeşlikle perçinlenmiş Kudüs’ün tezahürüdür.
6- Birleşmiş Milletler veya İslam ülkeleri öncülüğünde oluşturulacak bir koruyucu gücün çatışma ve gerginlik alanlarına konuşlandırılarak saldırıların engellenmesi acilen gündeme alınmalıdır.
Kudüs’e Birleşmiş Milletler veya İslam ülkelerinin katılımıyla teşekkül edecek bir koruyucu güç planlanmıyorsa, o zaman tarihin sesine kulak verilmeli, medeniyetler şehri Kudüs’ün ruhunu ve dokusunu bilen Türk milleti yeni bir nöbet için devreye girmelidir.
Çağrı olursa biz gidelim, biz koşalım, hızır gibi yetişelim, gücümüzün yettiği yere kadar girelim, nihai olarak akan kanı durduralım; huzur, istikrar ve güvenliği el birliğiyle, güç birliğiyle temin edelim.
Kudüs’ün her karışında izimiz ve eserlerimiz vardır.
Kudüs bizi bilir, biz Kudüs’ü biliriz.
Şayet ABD bunun önünde engelse NATO üyeliğini derhal tartışmaya açalım, Küreciği de, İncirliği de boşaltalım.
Onlardan korkan en az onlar gibi olsun.
Bizim ilhamımız Iğdırlı Hasan Onbaşıdır.
Bizim irade kaynağımız Kudüs’e damga vurmuş, çehresini değiştirmiş 400 yıllık hükümran mazimizdir.
Haremi Şerif’in statüsünü bozacak yeryüzünde bir güç yoktur.
Hiç kimse olmasa bile Allah’ın görünmez orduları vardır.
Mescid-i Aksa onurumuzdur.
Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.
Bizim hedefimiz hakka, hakikate ve hakkaniyete sahip çıkıp şeytanları taşa tutmaktır."
Bu tarihsel konuşma, Türkiye'nin kendine duyduğu güveni gösterir.
Ardından Erdoğan ve Bahçeli Çankaya Köşkü'nde bir araya geldi.
Zillet İttifakı her geçen gün şiddet dilini arttırıyor. “Cumhurbaşkanlığını kazanınca HDP'ye en az 2 Bakanlık vereceğiz” söylemi ile halkı alıştırmaya dönük çalışmalar yapılıyor. Bizler bunu daha 2018 seçimleri öncesi söylüyorduk ama kimseye inandıramadık.
Hâlâ anlattığımız beka problemini hikaye gibi dinleyenler var.
Bu nifak ve nefret dilini kullanmanın amacı kaos yaratarak Cumhurbaşkanı'nı güvensiz bir ortama çekip Türkiye’yi erken seçime götürmektir.
Ülkemin vatandaşları olası bir seçimde ya Cumhur İttifakı’nı seçip güçlü Türkiye hedefine doğru yürüyecek veya Millet İttifakı deyip vilayetlere bölünecek. Merkezi hükümette de HDP adı altında PKK'lılar Bakan olacak. Velhasıl Sevr'in kapısı ardına kadar açılacak.
Onlarca yıldır bunca şehidimizin kanı boşuna akmış olacak.
Çankaya Köşkü’nde gerçekleşen bu toplantıda, Türkiye Cumhuriyeti'nin içeride ve dışarıda uygulayacağı askeri ve siyasi tavrı, Cumhur İttifakı’nın duruşu ve HDP'nin kapatılması konusunun konuşulmuş olduğunu düşünüyorum.
Milliyetçiler beka konusunda daha sert kararlar alınması için her zaman Cumhurbaşkanı'na güç vermiştir.
Türk Milleti daima devletinin yanındadır.
Leyla DÜZEL...
YORUMLAR