ANADOLU BEYEFENDİSİ YAZAR MUSTAFA USLU
Konar-göçer / yaylakçı-kışlakçı hayatı yaşanmış bir yer olan Uşak ilinin Eşme ilçesi denilince aklıma hep iki şey gelir. Antalya Teke bölgesinden getirilen Sarıkeçili Yörüklerinin yerleştirildiği bölge olan Eşme’de ilk akla gelen, elbette burada dokunan el dokuması tarihi kilimler. Diğeri ise sempatik, güler yüzlü, cana yakın, yörüklerin bütün özelliklerini üzerinde bulunduran yazar-eğitimci Mustafa Uslu Hoca’m.
MÖ 2. Yüzyıldan, yani Helenistik dönemden beri Eşme ve çevresinde sürekli bir yerleşim olmuştur. Eşme, Anadolu’da önemli bir medeniyet kuran Friglerin ilk yerleşim noktalarından biridir. Friglerden sonra bölgede tarihte ilk para basan millet olarak bilinen, Manisa Salihli bölgesini merkez edinen Lidyalılar, Eşme ve çevresinde egemenlik kurmuşlardır. Türklerin 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu içlerine doğru yayılmalarıyla bölge artık Türkmen aşiretlerinin yaşadığı bir yer olmuştur.
Mersin Toroslar civarından gelen Karakeçili ve Akkeçili aşiretlerinin bir bölümü Eşme-Bekişli Köyüne, diğer bir bölümü ise Salihli-Mersinli köyüne yerleşmişler, yine Antalya Teke bölgesinden gelen Sarıkeçili aşireti, Eşme’yi mesken tutmuş ve böylece Anadolu’nun bu şirin ilçesi Türkmen yurdu olmuştur. Rivayet ne derece doğrudur bilinmez ama ilçeye adını veren ve en eski Yörük-Türkmen aşiretlerinden olan Eşmeli aşiretinin Horasan’dan geldiği söylenegelir. Konar-göçer, Yörük kökenli yerleşim olması sebebiyledir ki göçebe kültürünün pek çok özelliğini bünyesinde barındıran Eşme’de ilk öne çıkan kökboyası kilim ve halı dokuma kültürüdür. Mustafa Uslu Hoca’mın hayat hikâyesi işte bu kültürün var olduğu topraklarda başlıyor.
Takvimler, 1964 yılını gösterirken Yörük diyarı Eşme’de dünyaya gelen Mustafa Uslu Hoca’m; ilkokulu köyünde, orta ve lise eğitimini ilçesinde okuyarak tamamlıyor.
Bugün yirmiden fazla kitabı yayın hayatına kazandıran ve okuyucunun takdirlerine sunan Mustafa Uslu Hoca’mızın okuma ve yazma merakı ta ilkokul yıllarına dayanıyor. Bizzat kendisi bu konuda şunları söylemektedir: “Okuyup yazmayı öğrendiğim günden itibaren okumaya ve yazmaya merakım başladı desem yanlış söylemiş olmam. İlkokul 4. sınıfta şiir yazdığımı, yazdığım şiiri bir ağabeyimin beğenmeyip dalga geçtiğini hatırlıyorum. Ortaokul ve lise yıllarında mümkün olduğu kadar okuyup yazmaya çalıştım. O zamanlar bulunduğumuz köy veya ilçede kitaba ulaşmamız oldukça zordu. İlçemizde kitap satılan kırtasiye neredeyse yoktu. Halk Kütüphanesine gittiğimde çoğu zaman memurdan fırça yerdik. Okulumuzun bile doğru düzgün bir kütüphanesi bulunmuyordu.”
Mustafa Hoca’m, ilkokuldan sonra iki yıl okumaya ara vermiş, iki yıl aranın ardından başladığı ortaokulu başarı ile bitirip ardından lise eğitimine başlamış. Lisede iken bizim de Kırkağaç İmam Hatip Lisesi’nde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine giren hocamız rahmetli Süleyman Koçyiğit’ten ders almış ve onun engin tecrübesi ve teşviki ile kendisini okuyarak geliştirmeye adamış. Yörük diyarı Eşme bile o günlerde nereden bilebilirdi bağırlarından bir düşünce insanı, yazar ve eğitimci çıkacak.
Mustafa Uslu Hoca’mız, lise eğitimi sonrasında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazanır ve bu fakülteden 1988 yılında mezun olur. Fakülte eğitiminin bitişi ile aynı yıl zaman kaybetmeden Millî Eğitim Bakanlığı’nda öğretmen olarak göreve başlar. Öğretmenlik ülkemizde kutsal bir görevdir. Mustafa Hoca da bu bilinçle kolları sıvar ve ülkemizin farklı yerlerinde çeşitli liselerinde öğretmenlik yapmaya başlar.
Yıl 2004, Mustafa Hoca’m, Bağcılar Barbaros Lisesi’nde büyük bir aşkla öğretmenlik görevini yaptığı bir zaman diliminde yollarımız kesişiyor ve Ege Bölgesi’nden hemşerim olan bu güzel insanla tanışma imkânı buluyorum. Aradan geçen 20 yıla yakın zaman diliminde de hiç birbirimizden kopmadık. Görev yaptığı okullarda, idarecilik yaptığı birimlerde hep ziyaretine gittim. Bugün de İstanbul’da mutluluğun şehri diye hitap ettiğimiz Başakşehir ilçesinde aynı bölgede ikamet ediyoruz. Sık sık bir araya gelip sohbet ettiğimiz, Şamlar ormanında yürüyüşler yaptığımız Mustafa Hoca’m birçok okulda idarecilik görevlerinde bulundu. Son olarak da İstanbul İl Millî Eğitim Müdür Yardımcılığı görevinde bulunan ve engin birikime sahip kıymetli bir eğitimci olan Mustafa Hoca’m görevde bulunduğu yıllarda birçok projeye de imza atmış. Bu projelerden en anlamlı ve en önemlisi ‘İstanbul Veli Akademileri’dir. Bütün okullarda ve her kademede uygulanan “Okul-veli iletişim ve iş birliğini güçlendirmeyi, çocuklarımızın eğitim ve gelişim süreçleriyle ilgili olarak velilerimizi bilgilendirmeyi amaçlayan” logosunu dahi kendisinin tasarladığı İstanbul Veli Akademileri bizzat yazıp uyguladığı bir projedir. Bu proje ile pandemiye rağmen yılda iki milyon veliye ulaşmayı başarmıştır.
“İstanbul Veli Akademileri” (akademik bir eğitim değil, sadece velinin bilinç düzeyini artırmaya yönelik) adıyla yürütülen çalışma kapsamında kendisi de yüzden fazla okulda veli eğitimleri vermiştir. Veliler; okullarda verilen eğitimler sayesinde “Aile içi iletişimimizi gözden geçirdik.”, “Çocuklarımı dinlemeyi öğrendim.” “Ailecek kitap okumaya başladık.” “Doğru bildiğim yanlışlardan kurtuldum.” “Çocuğumuz için okul ile iş birliği yapmamızın önemini kavradım.” “Eylem ve söylemlerimizin örtüşmesi gerektiğini fark ettim.” “Ben odaklı düşünmekten kurtuldum.” “Yanlışlarımı düzelttim.” derken; okul yönetici/öğretmenleri “Velilerimizle iletişimimiz güçlendi.” “Velilerimiz okula daha çok sahip çıkmaya başladı.” “Okul iklimimize büyük katkı sağladı.” “Okul-aile bütünleşmesine destek oluyor.” diyerek bu eğitimlerin faydasını dile getirmiştir.
Mustafa Uslu Hoca’mız bunun dışında Kültür Bayrağı, Sosyal–Kültürel Etkinlikler El Kitabı, Güzel Türkçemizi Güzel Konuşalım, İstanbul Eğitim ve Kültür Dergisi, Bilgi ve Kitap Okuma yarışmaları, münazaralar ile öğretmenlerimize yönelik çalışmalar yapmıştır. Yine bugün hala Din Öğretimi Genel Müdürlüğünce uygulanan KTS (Kalite Takip Sistemi)’nin çıkış noktası ve ilham kaynağı onun İstanbul’da yapıp uyguladığı İstanbul İmam Hatip Okulları Bilgi Sistemi’dir.
Kısaca bahsetmeye çalıştığım ve aklıma gelmeyen daha pek çok projenin yapım ve uygulama sürecini yöneten Mustafa Uslu Hoca’mızın edebiyat, eğitim, inceleme, araştırma, biyografi, derleme, hikâye türlerinde kitapları ile çeşitli dergilerde yayınlanmış yazıları bulunmaktadır. Bugüne kadar yayınlanmış eserleri şunlardır:
Ansiklopedik Türk Dili ve Edebiyatı Terimleri Sözlüğü, Anne-Baba Rehberi (3 Cilt), Şiirden Şuûra (Bercesteler), Meselâ Hayat (Hikâye), Bahar Gelince (Hikâye), İstikamet (Hikâye), Hâlimiz Budur (Hikâye), Aşk Yolcusu (Hikâye), Yunus Emre / Gönlüm Düştü Bir Sevdaya, Hakkın Sesi Mehmet Âkif, Milletin Sesi İstiklâl Marşı, Cümle Kapısından Kalbe Girmek / Ölçüler ve Hikmetler (Derleme), Cümle Kapısından Kalbe Girmek / Öğütler ve Düşünceler (Derleme), Anadolu’nun Kandilleri / Hoca Ahmet Yesevî, Anadolu’nun Kandilleri / Mevlâna, Anadolu’nun Kandilleri / Yunus Emre, Anadolu’nun Kandilleri / Ahi Evren, Anadolu’nun Kandilleri / Hacı Bektaş Velî, Anadolu’nun Kandilleri / Akşemseddin, Anadolu’nun Kandilleri / Azîz Mahmûd Hüdâyî, Anadolu’nun Kandilleri / Nasreddin Hoca, Anadolu’nun Kandilleri / Hacı Bayram Velî, Anadolu’nun Kandilleri / Şeyh Edebâli, Fatih Sultan Mehmet Han / El-Muzaffer Daima.
Birçok kimsenin de benimle aynı fikirde olduğuna inandığım bir yönüyle iyi bir düşünce insanı ve yazar olduğunu düşündüğüm Mustafa Uslu Hoca’m “yazmanın bir eylem olarak kolay olduğunu, bu yönüyle herkesin yazabileceğini” ifade etmekle birlikte “yazmayı edebi olarak düşündüğümüz zaman yazmak, oldukça zor, iyi bir altyapı, birikim, okuma, gözlem, kelime ve cümle bilgisi gerektirdiğini” ifade eder. Netice itibariyle yazmak bir yetenek, ilgi ve birikim meselesi. Yazı yazanın bir derdinin, davasının da olması gerekir. İşte bu cümleden hareketle bir dava adamı, dert sahibi olan Mustafa Uslu, insanların yetişmesinde en işlevsel meslek olduğuna inandığı öğretmenliği kendisine meslek olarak seçmiştir.
Hayatın her safhasında insan geniş ufuklu olması gerekir. Aynı zamanda insanın daima iyi rehberlere ihtiyacı vardır. İşte size bakış açısı geniş, engin bir insan. Kendisi örnek alınabilecek, rehberliğine ihtiyaç duyulan bir insan. Bugüne kadar kendisi ile tanışma fırsatı bulamadıysanız, sohbetinden istifade edemediyseniz bu açığı bugün insanlığın hizmetine sunduğu eserlerinden istifade ederek giderebilirsiniz. Mustafa Uslu’nun kaleminden çıkmış eserleri hâlâ okumadıysanız büyük kayıptasınız demektir.
Bugüne kadar tanıdığım insanlar içinde en naifi, en hoşu, dostluğunu aradığım, sözleriyle kalbimizi ferahlatan Mustafa Hoca’m, engin tecrübesiyle de hala ülkesine hizmet edebilecek bir durumda iken kendisinden yeterince istifade edilmemesi ülkemiz açısından büyük bir kayıp ve oldukça üzücü. Görev yaptığı yerlerde varlığını her zaman hissettirmiş engin görüşlü, ilkeli, dürüst, candan ve insana mutluluk veren bir duruşu olan Mustafa Uslu Hoca’mıza nice sağlık dolu bir ömür diliyor, başarılı çalışmalarının devamını temenni ediyorum.
Önder Güzelarslan
YORUMLAR