Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
İbrahim Erdem KARABULUT

İbrahim Erdem KARABULUT

Gazateci- Yazar TV Proğramcısı
info@haberpars.com

ÜLKEMİZE BİR "ÖMER" LAZIM!

02 Kasım 2022 - 11:46

TÜRK MİLLETİNE BİR ÖMER LAZIM!
Türk milletine sevdalı, bu milletin öz evladı olan bir Ömer.
Fırat'ın kenarında kuzuyu yiyen Kurt' tan haberdar olacak bir Ömer.
Talana, Yağmaya, Aldatmaya, Çalmaya dur diyecek, Yokluğu, Yoksulluğu kader olmaktan çıkartacak, Türk milletinin makus talihini çözecek bir Ömer lazım.
Milletin beklentilerine cevap verecek bir tek liderin çıkıp kendisini anlatamaması bu milletin kaderi olamaz. 
Toplum diyor-ki iktidarda güç sarhoşu olmuş bir yönetim var. 
Ana muhalefet ve diğer muhalefet partilerinin ise ne yaptıkları muamma olan bir garip ortaklığı var.
Söylemleri farklı, eylemleri ayrı, düşünceleri tutarsız, istikametleri belirsiz, projeleri yetersiz, gayeleri ise iktidarı ele geçirip kendi saltanatlarını sürdürmek olan bir garip muhalefet...
Millete dair hiçbir ciddi söylemleri yok.
Milletin problemlerine çözüm üretecek reçeteleri yok.
Milletin taleplerini duyan yok.
Milletin çaresizliğini gören yok.
Milletle dertleşip düşüncesini soran yok.
Milletin isteklerini, dert ve tasalarını, kaygılarını anlayan yok.
Kendilerininde ifade ettikleri gibi "sahaya indik" söylemiyle il ve ilçeleri turistik gezi gibi gezerek gördükleri irili ufaklı kalabalıkta durup "biz geldik eyyy millet" diyorlar.
"şimdi sıra bizde, bizi seçin, bize oy verin, biz sizin için varız, ancak biz sizi 20 yıllık bu iktidardan kurtaracağız" nutukları dışında halkın kabul göreceği hiçbir anlaşılır ifade yok.
Ülkede yaptıkları adeta turistik il gezileri bitti. 
Şimdi "Turist Ömer" gibi  ülke gezileri başladı.  ABD ve İngiltere ve devamında Avrupa gezileri yapılacakmış...
Ne diyelim; galiba millet olarak bahtımız bu. 
Böyle millete böyle hükümet, böyle muhalefet demekten başka çaremiz yok.
Millet siyasetin yolsuzluğundan, hırsızlığından, adaletsizliğinden bıkmış ve usanmış durumda bunu gören çok fakat duyup durduran yok. 
Millet ekonomik sıkıntıdan kıvranıyor evine ekmek götüremiyor, domates, biber, patlıcanı artık adet olarak alacak duruma gelmiş, içme suyunu artık musluktan içtiğini bilen yok. Artık sadece günü kurtarmanın derdinde olan bu toplumun asgari ücretlinin durumunu anlayan buna çözüm üreten yok.
Millet ağır vergiler altında kıvranıp, ödeyemediği krediler yüzünden bir değil birkaç yerden icra bataklığında olduğunu gören yok, duyan yok.
 Adliyelerde biriken icra dosyaları sadece buzdağının görünen yüzü olduğunu bilen çok, çözğm gösteren yok.
Millet ticarette batmış, Kira, Elektrik, Su, Doğalgaz gibi ödemelerinde dahi icralarla boğuşurken hükümetin 2000 TL icra yardımı vatandaşı kurtarabilirmi?
Türkiye kendi vatandaşı için yaşanmaz duruma gelmiştir.
Sıkılan dişler kırılmış, Sıkılan kemerlerde ilikler tükenmiştir.
Ülkemizde Siyasete ve siyasetçilere güven sıfıra inmiş, gelecekten umut kesilmiş, milletin huzuru kaçmış, sağlığını yitirmiş, kalan akıl sağlığını ise yitirmeye ramak kalmıştır.
Toplum böyle bir durumdayken üst üste gelen Ekonomik baskılar, Ticarette yaşanan hırsızlıklar, Siyasette  yapılan yolsuzluklar özellikle Adalete olan güvensizlik ile benzeri olumsuzluklar artık milletin midesini bulandırmakta.
Ekonomik baskılar, Ahlaki çöküntü, Aile içi şiddet, işlenen kadın cinayetleri artık gösteriyor ki millet akıl sağlığınıda yitirmek üzere...
Bir adam hiç Annesinin kafasını kesip balkondan aşağı atarmı?
Böyle bir ruh haliyle atar tabi-ki...
Bir adam günlük içtiği sigarasını dahi alamıyorsa, içki fiyatlarının pahalılığından sadece vitrinde izliyorsa, evine filesini doldurup gidemiyorsa, çocuğunun istediği çikolatayı alamıyor, eşinin yazdığı ihtiyaç listesiyle evine dönememiyorsa eğer bugün Annesinin kafasını keser, yarın Babasının.
Bu ruh hali ile sokaklarda patlamaya hazır bomba gibi gezerken evine eli boş döndüğünde ise karısına da şiddet uygular, çocuğunada.
Böyle bir yaşantı içerisinde olan toplumda yaşanan bir evde saygı- sevgi ve huzur kalmaz.
 Aile birliği yok olur.
Aile içi şiddet çoğalır, Boşanmalar artar.
Tüm Bunların suçlusu kim? 
Hangi kurum? Bu olayları yapanları neden, niçin yaptığını analiz ediyor? 
Bir daha olmaması için önlem alıyor?
"Suç işledin git cezanı çek" demek, büyük devletlerde doğru bir yaklaşım olamaz.
Neden, Nasıl bu sonuca gelindiği araştırılmaz çözüm üretilmez ise her evin balkonundan şimdilerde duyulmayan sessiz çığlıklar çok kısa süre sonra duyulup görülmesi kaçınılmazdır.
Bilinmelidir-ki yokluk ve yoksulluk hırsızlığın, soygunun, çeteleşmenin, yağmanın, yağmacılığın, cinayetlerin, sokak kavgalarının geleceğinin en önemli habercisidir.
Ülkeye doldurulan dünyanın uyuşturucu deposu Afganistan ve bu ülkeden kaçak ve izinli gelen sığınmacıların ülkemizde Taliban'dan kaçtıkları palavrası ile başıboş serbestçe dolaşmalarının hoş görülmesi gerektiğini, tehlikesiz olduklarını savunanlar etraflarına bir bakmalıdır, yaşanan gerçeği görmelidirler.
Ucuz ve şimdiye kadar ülkemizde görülmeyen bu son dönemlerde kullanılan (M....) uyuşturucuyu kim, kimler satıyor, sattırıyor? 
Ülkemizde hangi yaş grubu gençlerimiz bu bataklığa düşmüştür ve düşürülmüştür? 
Büyüklüğü ile övünüp durduğumuz devletimiz, devletimizin istihbarat birimleri bunu göremeyecek bir durumda değildir.
Bu okul önlerinde uyuşturucu satan torbacıların ayaklarını kırın, kırın , kırın demekle çözülecek bir problem değildir.Bataklık kurutulmalıdır.
Mesele bataklık meselesidir.
Uyuşturucu baronları yakalanmalı onların ise  ayakları değil kafaları kırılmalıdır. 
Çözüm sokak satıcılarının ayaklarının kırılması değildir.
Devlet aklı bu olamaz. 
Ülkenin en güzel yerlerinde AVM lerin ellerine geçtiği hatta bazı AVM'lerin yönetiminin dahi Afganlılara geçtiğini devletimiz bilerek mi görmüyor?
Suriyeliler konuşulurken Afganlıların ülkeye adeta çöreklendiği nasıl görülmez?
Taliban'dan kaçtıkları söylenen Afganlılar ülkemizde bu kadar lüks ve şatafatlı AVM satın alıp yönetimlerini dahi ele alacak kadar daire satın alırken bunlara Taliban'dan kaçan garip sığınmacılar, misafirlerimiz, ensar ifadeleriyle Türk milletinin kandırılması doğrumu-dur?
Saraylarda oturulup, muhteşem köşklerde, yalılarda, villalarda yaşayarak ülkenin neredeyse %70. den fazlasının günü kurtarmak adına kıvranarak yaşadığını duyamaz ve göremezsiniz.
Ahhh Türkiyem, güzel vatanım.
Bedelini canımız ve kanımız pahasına yurt yaptığımız ülkemiz .
Askerlik yaparak namus borcunu ödediğimiz, vergilerimizle yaşasın devletimiz dediğimiz son kalemizTürkiyem.
 Vatan, Bayrak, Namus dediğimiz Türkiyem...
"Her Türk Asker doğar" diyerek övündüğümüz,Taşına Toprağına ölürüm dediğimiz ülkem. Biz hep birlikte seni millet olarak ne hale getirdik.
 Cadde ve Sokaklarda yürüdüğümüzde Türk kim diye artık ayırt edemediğimiz Suriyeli, Afganlı, Afrikalı, Ukraynalı, Rus, ile doldurduğumuz ve ensar, muhacir, sığınmacı, ümmet diyerek ve bununla övündüğümüz Türkiyem.
Biz millet olarak yoklukla, yoksullukla kıvranırken, onlara millet olarak ağzımızın suyunu akıtarak imrenecek duruma düştüğümüz Türkiyem. 
Vatanımız Vatan'da, üstünde adeta cirit atanlara baktığımızda Vatan elden gitmiş diyecek duruma geldiğimiz Türkiyem.
Şimdi millet olarak umut bağladığımız 6'lı masa 7'li masalardan çözüm bekleyen duruma düşürülmüş olmamız nasıl bir kader olabilir-ki?
Bu Asil millet seçtiği iktidardan Adalet, Liyakat, İstikrar, yokluk ve yoksullukla mücadele bekliyor.
Millet problemlere, sıkıntılara çözüm bekliyor.
Millet artık yapacağım, edeceğim, çözeceğim, olacak, gelecek, bitecek gibi vaad ve sözleri duymak istemiyor.
Ya artık bu problemleri çözün.
Ya-da çözün. 
Artık bu sistem yürümüyorsa eğer yöntemi değiştirin.
Siyasetin ve siyasetçinin işi hükümet olarak devlet ile milleti refahta yaşatıp korumasıdır.
Devlet artık öz vatandaşını düşman görmekten kaçınmalıdır.
Millet olmadan Devlet olmaz. 
Milletini yaşatmayan devlet yaşamaz.
Unutulmamalıdır "Milleti yaşat-ki devlet yaşasın" sözü boşuna söylenmemiştir.
Siyasi iktidarlar milletin seçtiği muhalif milletvekillerini haksızlığa engel olmaya çalıştığında devletin polisi ile yerlerde sürükleyerek yaptığı eyleme engel olmaz.
Devlet milletine , milletin seçtiği muhalif milletvekiline zulmetmez.
Ülkenin iktidara talip muhalefeti peki siz ne yapıyorsunuz?
Hani çözümünüz?
Projeniz?
Yol haritanız nedir sizin?
Hiç olmazsa mevcut iktidara ülkenin geldiği bu durumu hatırlatın. 
Muhalefetin tek görevi iktidara hazırlanmak değildir?
Ülkenin denetimini sağlamak muhalefetin birinci ve asıl görevidir.
Siz ne yaptınız? 
Sadece üç-dört yıldır ağladınız, sızladınız.
Daha seçimlere iki yıl süre varken erken seçim naraları attınız. 
İşte seçim takvimi geldi çattı, ne yapacaksınız?
Nasıl çözeceksiniz?
%1 oyu olmayan BTP liderinin çıkışları dikkatinizi çektiği kadar bu milletin yokluğu, yoksulluğu hiç dikkatinizi çekti-mi?
İktidara gelseniz dahi bu milletin sizden çözüm üreteceğinizden umudu yoktur, bunu biliyormusunuz?
Siz asla gelinen bu durumu düzeltemezsiniz.
Mazeret uydurup "Batmış, bitmiş bir ülke teslim aldık" diye yakınırsınız. 
Muhalefette iken bu millet sizin ne ayrı ayrı çabanızı gördü, nede bir araya gelip 6' lı masa oluşturduğunuzda duruşunuzu anladı.
Türk milleti Allah'a emanet yaşıyor.
Ama bilinmelidir-ki Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk Demişti-ki "Günü geldiğinde muhtaç olduğun kudret damarlarındaki Asil kanda mevcuttur"  Söylendiği gibi genetiğimiz ile oynanmış olsa-da bu millet yeri ve zamanı geldiğinde kendi göbeğini kendi kesecek kadar Asil'dir.
Artık siyasetçilerin laf üretme yerine vatandaşına huzur ve refah getirecek projeler üretmesi gerekmektedir.
İktidar ve muhalefet elele vererek atacağı her adımı Türk için, Türke göre Türk tarafından yapmalıdır.
​​​​​​​Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur.

 Kalın sağlıcakla.




İbrahim Erdem Karabulut.

YORUMLAR

  • 0 Yorum