Artık Filistin Diye Bir Yer Yoktur
Filistin için 100 devlet artık bu katliam dursun ateşkes ilan edilerek diplomatik çözümler üretilsin fikrine dünyayı kana bulayan gölgesiyle tokalaşan bir bunak başkan Joe Biden 'in yönettiği ABD'den veto gelerek Filistinde yaşanan soykırımdan daha öte insanlık dışı katliama devam edilmesi istendi. İsrail denen kahpe ülkenin dünya savaş tarihinde bir benzeri olmayan insanlık suçunun işlendiği dünyanın gözü önünde bir soykırımın yaşandığı benzeri bir savaş yoktur.
Alman Nazi döneminde fırınlarda yakılan yahudiler, ABD denen kan emici ülkenin Japonyaya attığı nükleer bomba ile Vietnam'da yapılan kıyım, Afganistan Rusya arasında geçen inanılmaz dönem ile hala devam eden Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta yaşananlar Gazze'de yaşananlar ile kıyas kabul edilemeyecek kadar alçakça bir davranışa dönüşmüştür. Savaş dışı bir soykırım ile adeta bebek katliamına dönüşmüş savaş kurallarının hiçe sayıldığı bir alçak saldırılarla süren dünyanın gözü önünde yaptıkları ile asla pişmanlık duymayacağını beyan eden insan kılığına girmiş canilerin yönettiği bu kuraldışı savaşı bu kafaların benzerleriyle yönetilen dünyada devam edecek görüntü sergilemektedir.
Bazı okumuş yazmış olarak bilinen sözde ülkemizde aydın olarak bilinen bazı zavallıların Filistin halkının İsrailli yahudilere topraklarını satması sonucu bunları yaşadıkları ifade edilirken isimlerinin başında akademik kariyeri olduğu ünvanların yazdığı zavallıların ise Kassam tugaylarının ülkemizdeki PKK ile aynı gösterilmesi çabası insanlıktan bihaber olduklarını gösterirken Filistin üzerine kirli hesapları olanların adeta ekmeğine yağ sürmektedir.
Beş Bin yıllık dünya savaş tarihinde orduların karşılıklı çarpışması ile yaşanan savaşlar son bulmuş kahpe ABD'nin öncülüğüyle önce japonya'da Hiroşimaya halkın yaşadığı şehre attığı nükleer bombayla kılıf değiştirmiş devamında başta Kore olmak üzere Afganistan, Libya, Irak ve Suriye ile artık savaş şeklini değiştirip planlanan dünya nüfusunun azaltılması projesiyle kadın, yaşlı, çocuk demeden katliamların adeta önü açılmıştır.
1991-1995 Yugoslavya İç Savaşı (Hırvatistan Savaşı ve Bosna Savaşı)'nda Sırp Cumhuriyeti Ordusu' nun Srebrenitsa'ya karşı giriştiği Krivaya '95 Harekâtı esnasında Temmuz 1995'te yaşanan ve en az 8.372[ Bosnalı'nın Bosna-Hersek'in Srebrenitsa kentinde general Ratko Mladiç komutasındaki ağır silahlarla donatılmış Bosna Sırp ordusu tarafından öldürülmesine seyirci kalan ABD şimdi Filistinde süren bebek katliamının devam etmesini istiyor.
Yapılan bu katliamları izleyen ve vicdani söylemlerde bulunamayan akademisyenler uluslararası mahkemelerde "İsrail bir gün mutlaka hesap verecektir" ifadesi ise UCM' nin sadece kişileri yargılayabileceği devletleri yargılama yetkisine sahip olmadığını bilmemesi ayrıca başka bir garipliktir.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Dünya üzerinde özellikle savaş ve ekonomi konularında dünyanın kaderini elinde tutan beş ülkeye "Dünya beşten büyüktür" ifadesini yerinde kullanırken yine ülkemizde muhalif olarak adlandırılan bazı kalemşörler "Erdoğan tribünlere oynuyor " diye alay konusu yapmaya çalışmışlardı.
Geçtiğimiz 100 yılı geride bırakırken Osmanlı imparatorluğunun 600 yıl dünya üzerinde egemenliğini sürdürürken yapmış olduğu tüm savaşlar incelendiğinde adeta dünyaya ders verecek nitelik taşıyacak savaşlar olduğu görüldüğü gibi siyasi yönetim şekliyle devletleri kendi haline bıraktığı anlaşılacaktır. Osmanlı devletini özellikle içten çökertmenin plan ve projeleriyle çökmesi sonucu parçalanan Osmanlı devletinden kopan irili ufaklı ülkelerin sadece 50 yıl içerisinde nasıl din ve dil konusunda müdahale edildiğini topraklarında bulunan zenginliklerini nasıl çalıp götürdükleri net anlaşılacaktır.
ABD ve diğer sömürgeci ülkelerin yandaşları olarak iktidara getirilenlerin baba oğul ilişkisi ile yönetmeye çalıştıkları ülkeleri bir elli yıl sonunda nasıl kan gölüne çevirdiklerini anlamak için sadece büyük fotoğrafa bakmak yeterken hala kendilerini sosyal bilimci olarak tanıtanların günümüz iletişim çağının en etkili yayın organı TV ekranlarından dinlemek, izlemek cehaletinden kurtulmalıyız.
Gazze dünya tarihinde barbarlığın inanılmaz görüntülerinin sergilendiği bir yer olarak hafızalarımızda asla silinmeyecek bir bellekte yerini korurken yarın benzerlerinin yaşanacağı katliamların adeta öncüsü olarak görülmeli Türk ve İslam Orduları derhal harekete geçecek şekilde dizayn edilmelidir.
Amacın haksızlık karşısında Türk adaletini dünyada sağlamak adına dünyaya adaletsizlik karşısında ibretlik bir duruş sergilemesi olmalıdır. Ülkemizde Adalet tartışmalarının en yoğun olduğu bir dönemde dünyaya adil bir savaş düzeninin tekrar gelmesini sağlamayı istemek belki akla mantığa aykırı gelsede akla " Terzi kendi söküğünü dikemez" ifadesini getirmektedir.
Türk denince zaten akla gelen yaklaşım kendisine yapılan haksızlığa boyun eğsede bir garibe yapılan haksızlığı asla hazmedemeyen bir ırk gelmektedir.
Bu durumda bugün Gazze'de silahlar susmuş olsa iki devlet kurulup yarından sonra birdaha asla silahların konuşmayacağı hayali gerçek kabul edilse dahi Gazze'de artık belki 100 yıl onarılması mümkün olmayan şehirlerin varlığı ile atılan nükleer karışımı silah mühimmatlarının yıllarca bırakacağı hastalıkların etkisi ile artık yaşanmaz bir ülke durumuna gelmesi sadece yarınlar için ders alınacak bir gerçek olarak durmaktadır.
Mevcut Gazze toprakları üzerinde yeniden bir hayat belirtisi olacak şehirlerin oluşturulması gerçeklerden uzak hayal ötesi bir düşünce olur.
Türk Devletleri teşkilatı bu konuda ticari işbirlikleri askıya alarak dünya üzerinde yapılan ve yapılması devam edeceği artık bir gerçeklik haline gelmiş olan zulümlerle yapılan katliamlara dur diyecek yapılanmayı hızlandırarak "Türk İslam Ordusu" adı altında yıllardır konuşulan oluşumu zaman kaybetmeden kurmalı ve harekete geçirerek ülkeleri sömüren ABD ve ortaklarına dur "Dünya beşten büyüktür" kabusunu yaşatmalıdır.
Dünya üzerinde adil bir düzenin oluşumunu ancak Türk dünyası ayağa kalkarak yapabilir.
Kınamak, söylemek, anlatmak zamanı bitmiş olup artık güç kimdeyse kararın onda olduğu düzen için güçlü olmak için birleşme tercih edilmeli aslı Türk olan Türk Cumhuriyetleri önderliğinde Türk İslam Ordusu kurularak savaşsa savaş barışsa barış sloganı ile milletlerin korkusuz huzur içinde yaşamasının temellerinin atılması için bir kıvılcımım yeteceği görülmelidir.
Nato denen oluşum içerisinde dahi bu planı destekleyecek onlarca devletin bu oluşumu destekleyeceği görülecektir.
İbrahim Erdem Karabulut
YORUMLAR