İbrahim Erdem KARABULUT

İbrahim Erdem KARABULUT

Gazateci- Yazar TV Proğramcısı
info@haberpars.com

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ÖLDÜRÜR!.

22 Temmuz 2022 - 02:17


Yargıtayın yapılan itirazları kabul etmediği İstanbul sözleşmesi için ülkemizin her köşesinde kadına düşman kim varsa, TV kanallarında Erdoğan'a, Sisteme, Yargıya, Yargıtayın tek bayan hakimine neredeyse küfür etmedikleri kaldı.
İstanbul sözleşmesinin kaldırılmasıyla kadınlar artık sokaklarda teker teker öldürülecek, kadına şiddet artacak, kadın düşmanlığı bitmeyecek ve dünyaya bu konuda rezil olacağız, şeklindeki yorumlar yapmaya devam ediyorlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın meclis yetkisini aldığını, ülkede ben meclisin üstündeyim dediğini, anayasal düzeni yok ettiğini, meclisi tanımadığını, hatta insan hakları mahkemesinden çıkabileceğini bile ifade eden mesnetsiz yorum yapanların ne ülkemizden nede ülkemizin kadınlarının haklarından habersiz yaşadıkları apaçık görülmektedir.

İstanbul sözleşmesi kadını yaşatmaz, aksine öldürür.

İstanbul sözleşmesi ülkeye tuzak, millete ihanet, kadını özgürleştirme adına öldürülmesine teşviktir.
İstanbul sözleşmesi yürürlükte olsada, olmasada kadınlarımıza verilen özgürlükler adı altındaki imtiyazlar istanbul sözleşmesiyle zaten yerleşti. 

Artık danıştay iptal etse, Cumhurbaşkanı İstanbul sözleşmesinden çekilse-de artık iş işten çoktan geçmiştir.
Sözleşme yürürlüğe girdiği günden bugüne çevrenize baktığınızda bunu net görebilirsiniz.
İstanbul sözleşmesinden önceki kadınlarımız ile sözleşmeden sonraki kadınlarımızın tutum ve davranışlarının neredeyse giyim kuşam dahil olmak üzere her alanda farklılığı iyi bakıldığında görülmektedir.

Türk milletinin kadın erkek eşitliği arasındaki farkı çok iyi biliyor.
Türk milletinin kadına verdiği değer her alanda ortadadır.

Bir erkek kısa "don" ile sokağa çıkmaya kalksa, yüzlerce hemcinsi anında hakaretler ederek hiç tereddüt etmeden hakaretler yağdırır hatta saldıranlar dahi olur. Erkek adam donla dışarı çıkarmı? diye.
Ama kadınlarımız için bu farklıdır!.
Bir kadın "don " giymeden mini etekle sokağa çıksa kimseden tepki almaz, sadece diğer kadınlara rol model olur, kimse ses çıkarmaz, çıkaramaz.
Her kadın özgürdür kimsenin onun giyim kuşamına itiraz hakkı olmaz, olamazda.
Yaşadığı ailedeki bireyler dahi müdahale edemez.

Bir kadın bir lokantadan içeri girip "Açım, yemek verirmisiniz" talebinde bulunsa "buyurun seçin istediğini verelim" denir.

Bu bizim binlerce yıllık geleneğimizdir.
Fakat bir erkek bunu bir lokantaya gidip denese "Git çalış" yanıtını alır.

Bir kadın bir avukata gidip "Param yok, eşimden ayrılmak istiyorum." derse her avukat ücretsiz bila bedel vekaletini alır.
Bir erkek bunu denemeye kalksa  "Kusura bakmayın, vekalet ücreti almadan bakamam" şeklinde benzeri bir yanıtı alır.

Bir kadın toplu taşıma araçlarına ücretsiz binmek için görevliye "Biletim yok, param yok, evime gideceğim" talebinde bulunsa asla itiraz edilmez "Buyurun geçin" denir.
Erkek ise kırk dereden su getirse-de geçemez.

Bir kadının mahkemeye müracaatında istediği yalanı söyleyerek birinden şikayetçi olsa, İstanbul sözleşmesi nedeniyle "Kadının beyanı esastır" denerek anında işleme yapılır.

Erkek ise üç beş şahit götürsede aynı başarıyı yakalayamaz. 
Ülkemizin her köşesinde kadın daima baş tacı yapılır.

Bir erkek hayatı boyunca sadece iyi bir eş arayışında olur, kazandığını kazancını, evine, ailesine, eşine getirir. Kadın erkek çalışıyor olsalarda erkeğin kazancı yetiyorsa o giderlere harcanır, kadının kazancı kendi hesabında birikir.

Hiçbir erkek eşim, canım dediği çocuklarının annesine şiddet uygulamaz, istesede uygulayamaz. 
Her kadın erkeğinin zor anında kocasına bakış açısını değiştirir.
Hiçbir erkek karısı işten çıktıysa, çıkarıldıysa eğer "neden çalışmıyorsun, bütün yük bana kaldı" demez, diyemez.

Sokakta hiçbir erkek durup dururken sokaktan geçen birisine  "Ben senin tipini sevmedim, gel seni bir döveyim" diyemeyeceği gibi hiç bir erkek eşine "Bugün seni dövmek, sana şiddet uygulamak istiyorum, gel şimdi sana şiddet uygulayacağım" demez.

Eskiden beri gelen bir atasözümüz vardır.  "Hiç kimse boş yere öldürülmez" diye .

Şimdi sakın bu ifadeyi evirip çevirip  "Bakın kadınların öldürülmesi boşuna değilmiş, hiç boş yere öldürülmezlermiş" diye yaygara koparmaya kalkmayın.

Bu kimsenin durup dururken öldürülmeyeceği adına bütün insanlar için söylenmiştir.
Burda asıl söylenmek istenen kimse kimseyi durduk yere öldürmez, öidüremez.
Eşler arasındaki hiçbir suç, kabahat, dövülmeyi, öldürülmeyi gerektirmez.

Kadınlarımıza gelince, dünyada hiçbir erkek yokki; Türk erkeği kadar kadınına, nişanlısına, sözlüsüne, ailesine sadık olsun.
Türk erkeği eşi ve ailesi için en zor anda dahi canını verecek kadar eşine ve ailesine düşkündür.
Dünyada ailesine, aile yapısına en düşkün olan erkekleri olan Türk erkeğini bir anda dünyanın en kötü erkeği ilan etmek, ne yorum yapan ekran başlarında, gazete köşelerindeki yazarların haddine-di, nede Türk milletine İstanbul sözleşmesini dayatma cüreti gösteren AB devletlerinin haddine-dir.

Türk erkeği için,kadın ihanet edilmemesi gereken emanettir, kadın annedir, kadın varoluşun sebebidir, kadın namustur, kadın kardeştir, kadın sırdaştır, kadın ailenin temeli çocukların annesidir.
Kadın Türk erkeğinin aşkı, yaşama sevinci, olmazsa olmazıdır.

Kadına şiddeti, kadın cinayetlerini sonlandırmak istiyorsanız eğer, altında yatan nedenlerin araştırılmasını talep edin.

Cinayetin,şiddetin, işkencenin ortaya çıkmasını, çıkarılmasını sağlayın.

"Bir erkek karısını öldürmüş, bir erkek karısına şiddet uygulamış, bir erkek bir kadını sokakta evire çevire dövmüş bakın sevgili izleyiciler diyerek bu tür haberleri kamuoyunun kafasına çakarcasına her haber bülteninde neden verilir." 

Kimse bunların masum verilen haberler olduğunu söyleyemez. Ülkemizde kadın erkek eşitliği ise dünyanın hiçbir ülkesinde olmadığı kadar kadınlarımız imtiyazlıdır.

Geliştiği söylenen ülkelerdeki kadınlardan daha çok haklara sahiptir.
Bir kadın seçilmiş belediye başkanıyla bir erkek,birde kadın görüşme talebinde bulunsun kim önce randevu alabilir?

Cevap sizde kalsın.
Bu valilik, Kaymakamlık, Asker, Polis, Banka, Adliye, kısacası tüm kamu kurum ve kuruluşlarının tamamında aynıdır.

Kadınlar Türk toplumunda baş tacı yapıldığı kadar başka hiçbir ülkede baş tacı yapılmazlar.Türk erkeği her şeyini paylaşır, servetinden vazgeçebilir fakat eşinden, ailesinden asla vazgeçmez.

Türk Töresinde "At, Avrat, Silah" özeldir ve asla paylaşılmaz.

Ülkemizde bir erkeğin bir başka erkeğe "Eşiniz çok güzel onunla başbaşa bir gece yemek yiyebilir miyim?" Veya "Eşiniz çok güzel onunla dans etmek için bir gece benimle olmasını istiyorum" sorusunun sorulduğu ve kabul gördüğü bir duruma gelindiğinde, inanın o zaman kadına şiddet ve kadın cinayetleri artık son bulacaktır.

Bir genç kızın "Anne, Baba bu gece erkek arkadaşımda kalacağım bay," dediği günlerden Eşlerimizin "Birkaç gün önce bir gençle tanıştım, yarın haberin olacaktır mutlaka, ondan çok elektrik aldım birlikteliğimiz sürecek, bu nedenle senden ayrılmak istiyorum" diyecek kadar özgürlüğü yakaladığı günümüzde sadece biraz daha gayret edilmeli.

Az kaldı, kıskançlık damarları alınan Türk erkekleri çoğunlukta da olsa-da, henüz dişisini  asla paylaşmayı kabul etmeyen bir kesim var ki, özgürlük çığlığı atanlar onlara örümcek kafalı, gerici ve yobaz diyorlar.

Biraz daha gayret etmeleri gerekir.
O Gerici, yobaz kesiminde domuz gibi eşini kıskanmayacak duruma getirdiğinizde kimin karısı kimin koynunda misali olunca  artık ne hır çıkar, ne şiddet. benzeri olayları artık göremezsiniz.

Türk aile yapısının yok edildiği bu son dönemlerde çok fazla uğraşmadan emellerinize kavuşacağınız günler İstanbul sözleşmesi kalkmış olsada artık çok yakındır.

Sadece birkaç yıl daha kadınlarımıza özgürlük diyerek çığlık atın yeter.
Erkek erkeğe evlilik, kadın kadına evlilik, eşcinsellik alanında sınırsız özgürlük zaten artık sorgulanmayan ülkemizde Türk aile yapısının temeli olan kadınlarımızın yakasından düşün artık.

Kalın sağlıcakla.

İbrahim erdem Karabulut.

YORUMLAR

  • 0 Yorum