Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
İbrahim Erdem KARABULUT

İbrahim Erdem KARABULUT

Gazateci- Yazar TV Proğramcısı
info@haberpars.com

BAYRAMLARIN TADI NEDEN KAÇTI

10 Nisan 2024 - 22:18

 
 
   Bir şeker Bayramını kutladığımız bu günlerde ağzımızın tadı neden yoktur .
 Mübarek Ramazan bayramından sonra Bayram olarak kutladığımız Ramazan veya bir diğer adıyla Şeker Bayramında evlerimizde özen ve itina ile hazırlanan ne baklavaların tadı var ne pahalı alınmış çikolata ile şekerlerin ağzımıza verdiği bir tad var.
Peki Neden?
Bunun nedenini hiç kendimize sorup kendimiz yanıtladıkmı? Tabiki hayır!
Sadece kendi kendimize Ahhh nerede o eski Bayramlar diyerek geçmişte yaşanan Bayramlara gönderme yaptık hala yapmayada devam ediyoruz.
Bir gazeteci ve yazar olarak ben araştırdığımda sanki nedenini kendimce bulmuş gibiyim. 
Arzu ederseniz düşüncemi ve gözlemlediğim kadar bulduğum nedenlerini sıralayayım sizde doğru olup olmadığına kendiniz karar verin.
Çocukluk yıllarımıza döndüğümüzde aslında her şeyi tüm çıplaklığı ile ortaya koyup çok rahat görebiliriz.
 Bundan yaklaşık 20 yıl kadar önce yaşanan Bayramlarla son dönem yaşadığımız bayramları bir kıyaslayalım.
Eski dönemlerde tutulan oruçlardan yapılan yardımlardan uzaklaştıkça ne Bayramların ne tuttuğumuz Oruc'un ne de çocuklarımıza verdiğimiz harçlığın çocukların yüzlerine verdiği tebessümü neden göremediğimizi anlarız.
Bizler Örf, Adet, Töre, Gelenek ve Görenek'lerimizden uzaklaştıkça hayatın çekilmez olduğunu her alanda anlarken Bayramların tadının neden eski Bayramlar gibi olmadığını sorgulayarak aslında sadece kendimizi kandırıyoruz.
Eski Bayramlarda yani Adet ve Geleneklerimizden uzaklaşmadığımız o dönemlerde bir kurban kestiğimizde mahallenin en ucra köşesindeki ihtiyaç sahibine Kurban payının en iyi yerini gönderip kalan kısımlarını ise o yıl kurban kesmeyen komşularımıza dağıtıyor zamanla kendimiz için kalan kısmı gördüğümüzde ise  "Pay edene pay kalmaz" diyerek tebessüm ediyorduk. 
Şimdilerde ise bırakalım mahallemizdeki fakir fukarayı Kurban kesti desinler diye Kurban kesip Kurbanın neredeyse tamamını evde derin donduruculara depolarken adeta yenilmesi ve pişirilmesi zor kısımlardan iki üç parça dağıtıyor hatta bunun dedikodusunu yapacak site sakinlerini özellikle seçerek gönderip sadece kurban kestiğimizi duyurabilmenin içine girerek kurban kestiğimizi kim inkar edebilir?
Ramazanda Oruç tutmadığımız halde Oruç tutuyormuş gibi riya yapıp lüks otellerde tıpkı kendimiz gibi riyakar olan oruç tutmayan fakat reklamımızı iyi yapacak kişileri okkalı ve bol şatafatlı servisli iftar sofralarında ağırlayarak iftar vermeyi günümüzde alışkanlık haline getirdiğimizi bilmeyenimiz varmı?
Sadece gösteriş olsun diye iftar sofraları kuran bizler tutmadığımız orucun fitresini dahi vermekten imtina edip şaşalı sofralarda iftar verip kendi havamızı attığımızda bunun sonunda yaşadığımız Bayramdan zevk almamız hiç mümkün olabilir mi?
Hırsızlık ve arsızlıkla siyasilerin kapısında büyük bir yüzsüzlük sergileyerek kamudan aldığımız ihaleler sonucu kabarttığımız cüzdanlarımızdan haram olan paranın hiç olmazsa bu haram paranın zekatı diye bir garip gurebaya yardım etmeyen kişinin Bayramdan zevk alması mümkün mü?
Sadece desinler diye henüz 15 yaşını doldurmamış çocuklarımıza birçok insanın aylarca çalışıp biriktiremeyeceği parayla son model pahalı o bilinen marka telefonu alıp benim çocuğum en iyisine layık diye doyumsuzluğa alıştırdığımız çocuklarımıza bayramda verdiğimiz bize göre okkalı süper bir para olan harçlıkla o çocuğun tebessüm etmeyip suratını buruşturma durumu haklı bir neden değil midir?
Sadece toplumsal yapımızın büyük değişim gösterdiği bu ortamda samimi sahurlar, ailece oturulup açılmayan iftarlar, helal para ile kesilmeyen kurbanlar, kazanılan mal ve mülkün verilmeyen zekatları ve doyumsuz yetiştirilen çocuklarımızın yaşadığı bu ortamda mutlu olacağımız bir Bayramı düşünmek abesle iştigalden başka birşey olamaz.
Yaşantımızda daha farklı alanlarda yaşadığımız mutsuzluklar. hayattaki yaşanılan olumsuzlukların tamamında benzeri nedenlerin olduğu iyi analiz edildiğinde görülecektir.
Bunu görmek ve ders almak istersen tabi. Fakat biz kendimizi düzeltmek yerine " Toplumun tamamı böyle ben kendimi düzeltirsem ne olur düzeltmezsem ne olur"  diye kestirip atarsak ne huzur ne mutluluk kapımızı asla çalmaz.
Önce herkes kendisini düzeltmeli ve kendi kapısının önünü süpürmelidir.
Ağzımızın tadının geleceği bayramları görmek aslımıza Rücu edebilmemiz temennisiyle
Kalın Sağlıcakla.
 
İbrahim Erdem Karabulut

YORUMLAR

  • 0 Yorum