Sevgil Gönüldaşlarım,Güzel Vatanımızda,iki gün sonra bir Yerel seçim yapılacak.Aslında bu seçim pek yazı yazmak içimden geçmemişti.Sahada bire bir çalışmayı tercih etmiştim. Enercim nispetinde partim MHP nin ve paydaşı “Cumhur İttifakı” nın başarılı olması için elimizden gelen gayreti gösterdik.” Delikanlılar Vuslat Kervanı”na omuz veren her Ülküdaşım da Enerjileri nispetinde, Başta Dede Korkutumuz Orhan Çakıroğlu, Mustafa Verkaya, Ahmet Çakar,Bozkurt Yaşar Öztürk, Erdem Karakoç gibi Ülküdaşlarımızın önderliğinde MHP nin başarısı için emekler verdik.inşallah geleceğin Milliyetçi Türkiyesinin inşaasına bir tuğla koyabilmişizdir.Öyleyse ne mutlu bize.Şehitlerimizin ve Yüce Başbuğumuzun huzuruna, Alnı açık, başı dik bir şekilde çıkabilirsek, bu bize Cennet kadar kıymetlidir.
Dolaştığımız yerlerde mutlu olurken, çok acı anlar da yaşadık.Bir zamanlar Ölümü Hiçe sayanların, Zindanları, taşmedrese yapanların, bir makam ve mevki uğruna, ne yollara başvurduklarını görmek, bizde derin yaralar açtı. Neden mi? Arz edeyim; Her Ülkücü, bu davaya girerken and içer. Davaya bağlılık,Teşkilatına sadakat yemini eder. Bizim Nesil, bir kan deryasından çıkıp bu yıllara geldi.Vurdu taşmedreselere düştü, Vuruldu, ya kutsal Vatan Toprağının bağrına ya da hastahanelere düştü. Toplum içinde,Irkcı, Faşist,gibi iğrenç suçlamalara maruz kaldı. Büyün bu haksız fiiller bizi yıldıramadı.Anadan, Babadan, Yardan ayrı kaldı, yüreğine taş bağladı.Kimi İstikbalinden kimi İstiklalinden oldu. Ama bütün bu olumsuzluklara Kürşatça direnç gösterildi.Omuzladıkları yükün değerini,Üstlendikleri davanın, idrakinde idiler.Çelik oldular eğilmediler.Kırıldılar ama bükülmediler.Ancak Allahın huzurunda eğildiler. Bir Kutlu, Kutsanmış Nesil olarak, Türk Milletinin tarihinde ve hafızasında yer edindiler.
Türkün beş bin yıllık tarihinde ve dünyanın hiç bir milletin de bu güne kadar böyle bir nesil yetişmedi.Yetişemez de. Bir düşünün; Bir tabak Menemeni ya da Makarnayı beş kişi bölüşüp midelerinin 1/5 i doymadan, mücadelede saf tutmaya gittiler. Ne bir maaş ya da yevmiye, ne de sosyal bir yardım almadılar. Canını, kanını, zamanlarını Kutlu Türk Milletine feda ettiler. Yeri geldi, kendilerini, Askerin, Polisin, Jandarmanın yerine koyarak onların yapması gereken vazifeyi yaptılar. Yeri geldi bir Hakimin yapması gereken,Türk düşmanlar anarşistleri yargılama görevini üstlendiler.
Altı delik ayakkabılarına aldırış etmeden bir sınır nöbeti tutan er gibi, bu ülkenin sokak ve caddelerini kominist uşaklar işgal etmesin diye adım adım dolaştılar. Delik ayakkabılarının aldığı suyu boşaltırken sadece yüzlerinde acı bir tebessüm oldu. Ne zenginin malını ne makam sahibinin makamını kıskandılar. O kadar cömert nesildi ki bu Nesil, madde ne ki, canını, kanını dahi bu millet için seve seve verdiler. Birbirleriyle sadece Ülküdaş olara kalmadılar. Kahpe kurşunlarla ya da hain bir elin bıçakla yaraladığı arkadaşlarına kan vererek Kankardeşi oldular. Yol arkadaşı oldular. Bir şehre gittiklerinde akrabalarından önce MHP ve Ülkü Ocaklarına uğradılar. Velhasıl biz büyük bir Efsane nesildik. Makam mevki bilmezdik. İtibarlı bir insana gel bizim partiden Milletvekili adayı ol diye ricada bulunurduk. İl ya da ilçe başkanımız ol derdik.
Heyhaattt!…
Bu nesil nerde şimdi? Bu Altın Nesli her kim ki bir birine düşman edip yok etmek istiyorsa Bir gün Tarihe ve Türk Milletine bunun hesabını verecektir. ,Geçen yıllar ve hayatın acı gerçekleri maalesef Ülkü adlı bir güzele olan aşkımızı da zedeledi.15-20 li yaşlarda Sevdasına düştüğümüz,yüreğimizi kor ateşlere düşüren Ülkü adlı bu güzel, Çeşitli saldırılara maruz kaldı. Maşuklarının bir kısmı ya toprağa ya da zindanlara düştü. Üç ayaklı sehpalarda boyunlarına yağlı urganlar geçirildi.
Aşk bu dünya da içinde Matematik olmayan tek olgudur. Yani hesap çıkar yoktur. Muhatapta yok oluştur. Her Ülkücü bu Ülkü adlı muhatabında yok olmuştu. Bir kasırga geçti bu Aşk insanlarının üzerinden. Adı 12 eylül. Bu kara eylül, Türk Milletinin tarihine bir katran karası olarak geçecektir. Bu darbeyi yapanlarda hem kendileri, hem de onlardan zuhur eden Nesiller, bunun utancıyla ve acısıyla inim inim inleyeceklerdir. Taşmedreselere düşen Ülkücüyle Ülküsünün arasına matematik girdi yani ihtiyaçlar girdi. Göğsünü yağlı kurşunlara siper eden Ülkücü, bakmakla yükümlü olduğu insanlardan dolayı, midesine hitap eden bu ihtiyaçlar ordusuna direnemedi. Aşkı yara almaya başladı. Öyle ki bu durumu, ağbi dediği başkanım dediği, onlar için ölümü göze aldıkları da gideremedi. Bu yarayı saramadılar. Çünkü bu kasırgada onlar da yara bere almışlardı. İşte bu kutlu neslin yaralarını sarabilmek için, yönetenlerimiz çareler aradı. İktidar olmak, muktedir olmak gerek ki bu yaralar sarılabilsindi. Bir İttifaka ihtiyaç doğdu. Bu sayede bazı arkadaşlarımıza imkanlar sağlandı. Bu ittifak hem yaraların sarılması ve hem de devletimiz için bir zarurete dönüştü. Çünkü Türk devleti Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bir çok saldırıya muhatap olmuş, bölmek ve parçalamak için her yol deneniyordu. Bunun çaresi Milli devleti ve Güçlü iktidarı kurmaktı.
Neticede Ülkücü harekete ömrünü veren, omurgal duran, inancından taviz vermeyen, Dünyanın nimetlerini eliyle iten, stratejist Bilge Lider Sayın Devlet Bahçeli Beğimiz,( Bizim neslin Devlet ağbisi))Atatürkümüzün kurduğu Cumhuriyetin 2015 seçimlerinden hemen önce bölünme aşamasına geldiğini görerek, Ve iktidardaki Ak partiye Bölücülerin el uzatmasına fırsat vermeden, kendisi elini uzattı. Bu uzanan el Hdp olsaydı, Türkiye çoktan parçalanmıştı. İlk icraat açılım saçılım safsataları çöplüğe atıldı. Bu durum iç ve dış şer güçler de büyük paniğe neden oldu. Bu telaşla darbe yapmaya kalkıştılar. Devlet de bütün İktidar ve muhalefet kanadı sus pus iken, Balgattan gür bir ses yükseldi,” Bu Türkiye devletine karşı yapılan bir kalkışmadır, herkesi direnmeye çağırıyorum” dedi. İlk yanan ışık MHP Genelmerkezinin bütün ışıklarıydı. Sonra bu ışık dalga dalga Tüm Türkiye ye yayıldı. Bu gün Türkiye güçlü bir devlet olarak ayaktaysa, burda en büyük hak sahibi, Sayın bilge Lider Devlet Bahçelidir.
İşte şimdi bu lider, Ülkücüler ordusuna,”Bölünmeyin, bir olun, iri olun, diri olun” diye çağrıda bulunuyor.
Bu Türk devletinin geleceğinin, Turanın çağrısıdır. Bu İslamın yeniden şahlanışı, Kuran ın şahlanış çağrısıdır.
Sevgili kardeşlerim, Sahada teşkilatına muhalefet eden arkadaşlarla konuşuyorum. O kadar basit meselelerden dolayı yuvalarından ayrılmışlar ki, haklı görmenin imkanı yok. Kimi, Milletvekili telefonuna çıkmadığı için, kimi İl başkanı şu sorunumla ilgilenmedi, kimi çocuğum okul bitirdi atamasına yardımcı olmuyorlar diye, dünyevi meselelerden dolayı yuvasından ayrılmışlar. Bu kardeşlerimizin sorunlarının çözümü için teşkilatlarını aramaları yüzde yüz haklarıdır. Ama yuvayı terketmek ne demek? Elbette makam sahiplerinin de ilgisiz kaldıkları da bir gerçektir. Hepimiz Ülkücüyüz. Eskiden bu tür sorunlarımızı uzaklaşarak değil,” Kol kırılır yen içinde kalır “ diyerek aramızda çözerdik.
Şimdi, bu destan Neslin mirascılarına bakıyoruz da şok oluyoruz. Kendi adının önüne bir” Ülkücü” sıfatı koyan bir çok kişi bu miras en çok onların hakkıymış gibi, bir davranış içindeler. Arkadaşın bir çoğu belediye başkanlığına aday adayı oluyor, bakıyorsun aynı yere 20 kişi başvurmuş. Genel merkezimiz haliyle birini aday yapıyor, diğerlerine de birlikte çalışın diyor. Bizim diğer 19 kişi isimlerinin önüne koydukları sıfatı kullanarak parti parti dolaşıp kendilerini aday yapacak yer arıyorlar hem de o partinin görüşlerine dahi itibar etmeden. Bir kısmı bir kapı buluyor bir kısmı bulamıyor. Bu kez de bakiye olanlar bu kez belediye meclis üyesi olmak için kapı kapı dolaşıyorlar. Allah aşkına bu mu Ülkücülkük?.
Adana Yumurtalık ilçesinde Arkadaş üç dönem Belediye başkanlığı yapmış MHP bünyesinde dördüncü kez koymadılar diye Şimdi Ekibi ile Zeydana çalışıyor. Aynı şekilde Pozantı ilçesi de aynı Başkanı aday olamayınca Yeniden Refah partisinden aday oluyor. Bir diğeri İyi partiden bir başkası Zafer partisinden ya da Büyük Birlik Partisinden aday oluyor. Allah sikına biz bu insanlar makam sahibi olsun diye mi 5000 şehit verdik? 55 yılımız bunlar için mi heder edildi?
İdam sehpalarına dik başla yürüyen, sandalyeyi kendileri tekmeleyen yiğitler bu sefiller için mi şehadete erdi. Allah Aşkına bu sefillerle aynı karede olmayın, bunları yalnızlığa itin. Lanet olsun makam için Ülkücülüğü kullananlara.
Biz İstanbul da bir Birlik çalışması başlattık. Adına da Dede Korkutumuz Orhan Ağabeyin isteği üzerine “Delikanlılar Vuslat Kervanı” dedik. Amacımız bu dağılmışlığa çare bulmak. Çok emek ve zaman harcıyoruz ve günden güne de bunun faydalarını görüyoruz. Artık bin Ülküdaşımızla bir araya gelip iftar yapmanın coşkusunu yaşayabiliyoruz. Her toplantımız da Teşkilatımızın MHP fikir okulumuzun Ülkü Ocakları ve Genelbaşkanımızın Sayın Devlet Bahçeli beğimiz olduğunu dile getiriyoruz. Kimse itiraz etmiyor çünkü çok arkadaşlarımız bu dağılmışlığın acısını yaşıyor. Ve bundan da muzdaripler. İnşallah Ülkücülerin Vuslatı çok yakındır. Her Ülkücü bunu vazife bilmelidir.
Geçen bir toplantıda yaptığım konuşmanın bir bölümünü de sizlerle paylaşmak istiyorum; İki futbol kulübünün taraftarlarını ele alalım Fenerbahçe ve Galatasaray gibi, bunlara gıpta ederek bakıyorum. Takımları galip gelirse seviniyorlar yenilirse üzülüyorlar ve sineye çekiyorlar. Kulüp başkanını istemese, teknik direktörü çapsız bulsa da futbolcular iyi oynayamasa da kulüplerine sadakat gösterip bir başka kulübe gitmiyorlar. Ya biz ne yapıyoruz en küçük bir kırgınlığı bahane edip And içerek girdiğimiz teşkilatdan, andımızı da çiğneyerek sırtımızı dönüp fikrine zikrine, geçmişte bize yaptıkları kötülüklere bakmadan bir başka partiye güle oynaya gidiyoruz. “Yazıklar olsun hedefi görüp diz çökmeyenlere”.
Öyle arkadaşlar var ki; biz onlara yuvanı neden terkettin demeden, onlar bize; siz neden hala MHP desiniz diye suçlamada bulunuyorlar.Arkadaş MHP bizim otağımız, yuvamız, biz sana neden yuvanı terketme ihanetinde ya da gafletinde bulunuyorsun demezlen, bunu zul sayarken, sen nasıl utanmadan bizi suçluyorsun?
Değerli kardeşlerim 100 sayfada yazsam bu karanlık günleri anlatmaya yetmez. Diyeceksiniz ki şimdi bu kadar adam gidiyorsa Genel karargahımızın bu konu hakkında bir durum değerlendirmesi yapması gerekmez mi? Elbette ki gerekir.Bir defa her yönetime oturan arkadaşın öncelikle o koltuğun ayakları 5000 şehidin kanına basıyor, bunu ve 5000 yıllık Türk Milletinin kader merciinde olduğunu unutma demeli ve arada hatırlatmalıyız.şayet bu sorumluluk ona ağır geliyorsa bir apolet gibi o makamın adını göğsünden kaldırmalıdır. Ayrıca Yeni neslin önünü açmak ve gençlerimizin önünü açmak için ilçe, il, belediye başkanlığı ve Milletvekilliği süresini iki dönemle sınırlamak bir çok sorunu çözmeye yetecektir. Çünkü bir dönemden sonra makamlardakiler alışkanlık hastalığına yakalanıyorlar. Bunu da sayın genelbaşkanıma arz ederim.
Arkadaşlar önümüzde bir seçim var, görünen o ki Ülkücü irade nereye ağırlık koyarsa kazanan o olacaktır. Bilindiği gibi 4 parti aynı merkezce kontrol altında tutuluyor. Şimdi bu Dört kardeşe bir kardeş daha geldi Yeniden Refah partisi. Hedefte Cumhur İttifakı var ama bu hedef Ak partiden ve Sayın Cumhurbaşkanımızdan ziyade MHP ve sayın Devlet Bahçelidir. Dış şer güçler İktidarda olan Ak partinin paydaşının Türk Milliyetçiliği fikir sistemine bağlı bir parti ve lider olmasını kendileri için engel görüyorlar. Cumhur İttifakından sonra İç ve dış işlerimizdeki başarılar, Savunma sanayiindeki inkişaf onları iyice telaşlandırdı. Seçimde başarı elde edecek bir Cumhur İttifakı, seçimden sonra ekonomide de büyük rahatlama sağladığında iç ve dış şer güçlerin umudu tamamen bitecektir. Sayın Cumhurbaşkanı gençlerle yaptığı sohbetinde,” bu seçim benim son seçimim” sözü onların iştahını yeniden kabarttı en çok da Yeniden Refah Erdoğan gidince Ak Parti dağılacak tür propaganda ile Ak parti içindeki eski yol arkadaşlarına bize gelin mesajlarına başladı ve Ak partinin oy kaybetmesi için de Dem ile dahi işbirliğine girdi. —
Ülkücü aydındır, görüldüğü gibi Cumhur ittifakı nın kaybı Türkiyenin kaybı olacaktır. Ülkücüler “ Türk Milletinin Milli Refleksidir” bu duruma refleks göstermek bir vazifedir.
İstanbulda Beşiktaş ve Silivri olmak üzere MHP nin iki belediye başkan adayı var. Ancak diğer bütün ilçelerde de Belediye meclis üyelikleri için ortak listemiz var yani verilen oylar Cumhur İttifakına güç verirken MHP li kardeşlerimizi de belediye meclisine taşıyacaktır. OYlarımızı bu yönde kullanmak ülkemiz açısından çok önemlidir. İstanbul Büyük Şehir Belediyesini de şer güçlerin işkalinden kurtarmak ve İstanbulun İktidarla uyum içinde sorunlarının çözümü için Murat Kurum beye oylarımızla destek olmalıyız. Aksi halde Pkk yı TBMM sine taşıyan zihniyet bu sefer de Pkk yı Dem ile beraber İstanbul Büyük Şehir Belediyesi meclisine taşıyıp gurup kurmaları için 22 ilçede Dem ile CHP meclis üyeliği listesini birlikte yaptılar.
Ülkücü ünvana sahip ve başka partiden aday olan arkadaşlar kazanamayacağınız aşikarken ve sadece bunun Türkiye düşmanlarının planlarına yarayacağı ortadayken adaylıkta neden ısrarcısınız? Allah size de hidayet nasip eylesin.
Biz Türkiye için MHP ye ve CUMHUR İTTİFAKI na oy vereceğiz.
Saygılarımla.
Hayrettin Alp. 29/03/2024
YORUMLAR