Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
 Mahir AKKAR

Mahir AKKAR

Ankara Kulisi
mahir@haberpars

SİYASİ PARTİLER ve PARTİ İÇİ DEMOKRASİ..

04 Kasım 2020 - 21:34

SİYASİ PARTİLER ve PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Cemiyetlerden Siyasi Partilere…

Cumhuriyetin ilk yıllarından yakın zamanlara kadar Dernekler (Cemiyetler) Kanunu siyasal örgütlenmeler için yetiyordu. Dernek kurmak ile parti kurmak aynı usullere tabi idi. Bu da çok zor değildi.

O zamanki yasal çerçeve, kendine özgü örgütlenmelere daha fazla olanak tanıyordu. Ama şimdi dernek kurmak neredeyse parti kurmaktan daha güç hale getirilmiştir. Ve siyasi partilere de tekdüze bir disiplin getirilmiştir.
Mevcut yasal çerçeve ile siyasi partilere kendi iç düzenlemelerini, tüzük ve yönetmeliklerini – Siyasi Partiler Kanunu’na ve Anayasa’ya aykırı olmamak koşuluyla – düzenleme imkânı verilmiştir.

Ama bu hak çok az farklılaşmaya izin vermektedir.
Parti İçi Demokrasinin Göstergeleri Neler Olabilir?

Parlamenter demokrasinin en temel unsurlarından bir olan siyasi partiler yapıları itibarıyla çok da irdelenmezler. Siyasi Partiler Yasası katı ve tek tip bir örgütlenmeye zorlar, mevcut yapı veri kabul edilir, sorgulanmaz.
Bu tip değerlendirmeler ya ‘akademik’ bulunur ya da ‘kanun işi’ diye üzerine gidilmez.
Yurttaş çoğunluğu, bu örgütleri başkanları ve simgeleri ile tanır ve değerlendirir; savundukları programlar, verdikleri sözler hatta seçmenin önüne koydukları adaylar çabucak unutulur ve çok bilinmezler.
Üyelerinin kısmen de olsa parti içi demokrasi derdi olan partilerde konu çoğunlukla aday belirleme süreçlerinde yoğunlukla tartışılır.

Aday belirleme mekanizmaları, seçmen veya yurttaş açısından sonuçları itibarıyla değerlendirilir. Aday profili, partiyi temsil etme kapasitesi ve seçmene verdiği mesaj ile ilgili önem taşır. Sonuçta aday partinin adayıdır; sandığa gidilirken tabandan mı belirlendiği yukardan mı gösterildiği bilinmez ve hatta belki listelere bile bakılmaz.

Kanun sonucu partilerin tek tipleşmesi, elbette pek çok başka nedenle birlikte, üye yapılarının ve programların benzeşmesinde de etkili olmuştur.

Anlaşılması ve anlatılması güç olmakla birlikte, bir partinin üyesi olup başka partinin yakınlık duyanı – sempatizanı – olmak, hatta başka partiye oy vermek bunun dışında nedenlerden (!) ortaya çıkıyor diyebiliriz. Bu nedenle üyelikle ilgili yasa kurallarının yanı sıra, toplumdaki norm ve değerlerin dönüşüm ve sığlaşmasına bağlı olarak, benzeşen üye yapısı, benzeşen beklenti ve özlemlerle birlikte farklı siyasal yapılar da benzeşmeye zorlanmaktadır.

Demokratik partiler bu nedenle üye kaynaklarına ve üyelerinin gelişim süreçlerine duyarlı olmak durumundadırlar. Demokratik hedefleri olan başka tür örgütlerde örgütlülük deneyi kazanmış üyeler parti yönelişlerinin de güvencesi olurlar.

Parti içi demokrasi partinin ‘dünya görüşü’ – ana programı ve ideolojisi – ile doğrudan ilişkilidir. Demokratik hedefleri olmayan bir partide, parti içi demokrasiden söz etmek anlamlı olmaz.

Güçsüzü, tazeyi, azınlığı, farklıyı hatta aykırıyı gözetmeyen, hoşgörü, ahde vefa ve emeğe saygı bilmeyen, yönetim kadrosu despot , basiretsiz ve ürkek olan yapılar demokrasiden söz etmemelidir.

Elbette ki gidilecek hedeflere ulaşmak için izlenecek yol, yöntem ve araçlar da demokrasi kıstasıdır.
Parti İçeride Ne İse Dışarıda da O mudur?

Partinin örgütsel yapısı, organlarının oluşum biçimi, işleyişi, karar alma süreçleri, örgüt ‘iklimi’, parti içi farklı görüşlerin var oluş biçimi, üye yapısı, üyelik hakları, parti hukuku ve bunun teminatı olan kurumlaşma, demokrasi için gereklidir.

Demokratik bir siyasi partinin başka partiler, örgütlenmeler ve farklı toplumsal kesimlerle ilişki kurma biçimi, gelenekleri ve örgüt içi demokrasi kültürü bu kültürün ve örgüt ahlakının yerleşikliği, demokrasinin dışarıda da -ülkede- kurulabileceğinin işaretidir.

Demokratik yapılar çok sesli ve çok kültürlü olmaya açıktırlar. Çok sesliliğin ne kadar üretken ve yaratıcı olabileceğini, hıza, güce, iktidara tapınan kesimlere, düşüneni çok olmanın düşünce zenginliğine yol açabileceğini, bunun da kalkınmanın ve gelişmenin teminatı olduğunu anlatmak; bugün işin önemli bir bölümü budur. Tek düşünce zayıftır, kırılgandır.

Çok ses, çok görüş disiplinsizliktir, istikrarsızlık ve zafiyet algısı yaratır, güven vermez yargısı katı ve yanlış bir değerlendirmedir. Yaygın ama yanlış yargılara direnmek ve çok seslilik zenginliktir diye öğünmek gerekir. Disiplin dayatmayla değil inanmayla sağlandığında kalıcı ve güvenilir olur.

Yukarda bahsi geçen konuların, Türkiye siyasetinde partilerin konumlanışı, parti içi uygulamalar ve seçmen davranışlarıyla ilgili oldukça genel bir çerçeve çizdiğinin farkındayım.

YORUMLAR

  • 0 Yorum