Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Reklam
Denizay Büyükdağ KONUK

Denizay Büyükdağ KONUK

deniz@haberpars.com

YEDİ GÜZEL ADAMIN ARDINDAN

02 Ağustos 2022 - 00:26



Okulu, öğrenmeyi ve tanımayı hiç bu kadar sevmemiştim. Daha ilkokula giderken yaptığım konuşmalar için “Edebiyat yapma.” derdi büyüklerim. O zaman bunun ne demek olduğunu anlamazdım. 

Sonra yıllar yılları kovaladı ve liseye geldim. Bir de baktım ki edebiyat yapma dedikleri bir dersin adıymış, üstelik de benim âşık olduğum şiirleri, kompozisyonları bu derste derinlemesine öğreniyormuşsun.

ŞİİR

Evet henüz 4. Sınıfa giderken şiir yazmaya çalışırdım. O kadar çok şiir ezberlemiştim ki, belki ben de yazarım diyordum. Deniyordum 10 yaşımda bir çocuk olarak. 

Sonra kompozisyon; başta ne olduğunu bir türlü bilemediğim, öğretmenlerimin sınavda en yüksek puan buradan gelecek iyi hazırlan dedikleri yerdi ama ben oraya ne yazacağımdan o kadar bihaberdim ki…

Bir gün Türkçe sınavında “Davulun sesi uzaktan hoş gelir.” atasözünü kompozisyon şeklinde açıklayın sorusuna o kadar komik şeyler yazmıştım ki öğretmenim sınav sonuçları felaket olunca tüm sınıfa kızarken buldu kendini, dilinden şu cümleler dökülüyordu: 

“Davulun sesi uzaktan hoş gelir ne demek ya, yok davula yaklaşınca gürültü olur kulağımız ağrırmış uzağına gidersek güzel gelirmiş vs. vs.”

Bu cümleleri yazan bendim maalesef neyse ki öğretmenim “Kimin yazdığını hatırlamıyorum.” deyip konuyu kapatmıştı. Çocuk aklı işte… Zaten mecaz anlam ilkokul için fazlaca soyut bir konu bence. Çünkü kendi öğrencilerimde de gördüğüm şu ki atasözleri ve deyimleri algılamakta güçlük çekiyorlar.

Neyse gelelim edebiyat dersine. Lise 3. sınıftım, okulumuza bir edebiyat öğretmeni gelmiş. Dua ediyoruz bizim dersimize de girsin diye. Şanslıymışız ki yollarımız kesişti. 

Hüseyin Hocam, beni yazmaya teşvik eden öğretmenim. Şiire, yazıya olan merakımı görmüş olacak ki 

“Okul dergisi çıkaracağız şiir yazarsanız orada yayınlayacağız.” 

der demez şiir yazmaya koyuldum. Uzunca bir şiir yazdım ve günlerce dergiden şiirimi okudum.

Nihayet lise bitmiş üniversite sınavına hazırlanmaya başlamıştım. Edebiyat aşkım günden güne artıyor ve bunun sadakati ile bol bol edebiyat çalışıyordum. 

İşte o zamanlar tanıdım Yedi Güzel Adam’ı 
Cahit Zarifoğlu
Nuri Pakdil
Erdem Bayazıt
Mehmet Akif inan
Rasim Özdenören
Ali Kutlay
Alaeddin Özdenören

Bu nadide kalemlerin kelamlarını okudukça hayranlığım günden güne arttı. En çok Cahit Zarifoğlu ve Nuri Pakdil beni yaralamıştı. Çünkü o kadar sevdalıydılar ki Kudüs’e, o kadar derin yaşıyorlardı ki Kudüs aşkını. Onlarla aynı gemiye binmiş olmanın huzuru ile yol alıyordum.   

Sonra sırayla Mehmet Akif İnan, Rasim Özdenören ve Erdem Bayazıt’ı tanıdım. Gördüm ki hepsi Kudüs, İslam ve şehadet aşığıymış.   

Ben onları tanıdığımda sadece 2 tanesi ile aynı havayı soluyorduk; Nuri Pakdil ve Rasim Özdenören.  

2017 yılında Kudüs’ e gitmek için her şeyim hazırdı; pasaport, vize, valizim ve ben. O zaman içimden şunu geçirmiştim; Nuri Pakdil bu kadar Kudüs aşığıyken ben ondan daha genç bir yaşta gidiyorum.  

Biliyor musunuz gitmeme bir gün kala vizeler iptal edildi. Hâlâ Kudüs’ e gitmek için bekliyorum.

Ve Nuri Pakdil ebedi âleme irtihal etti, 6 güzel adamı almıştı sevdaları sıra 7. deydi, Rasim Özdenören de dar-ı bekaya gidince yedi güzel adamın defteri kapandı diye sevinen bir güruh varsa yanılıyorlar. 7 güzel adam 70 bin güzel adam bırakıp gitti. Gül yetiştiren Adam Rasim Özdenören'in binlerce gülü kaldı geride. 

Yedi güzel adam 70 bin, 1 milyar 2 milyar sayısına ne derseniz deyin ama sayısız kalp bıraktılar arkalarından. Bu güzel coğrafyada iz bıraktılar ve izlerinden bizler gideceğiz daima ve ilk günkü aşkla heyecanla.

Yedi güzel adam anısına selam ve muhabbet ile…

Denizay Büyükdağ KONUK

YORUMLAR

  • 0 Yorum