Aziz ve Böyük Türk Milletim.
Evet efendiler kaldıgımız yerden devam edeyin.
Biz Türk milliyetçi aydınlarımız ve yazarlarımız her zaman millet ve milliyetçilik düşüncelerini demokratik, hoşgörülü , bizimle bir sinirlar içerisinde yaşayan etnik milletleride kendimizden ayrı tutmadan, her bir kardeş dediyimiz 1000 yıllar bir yerde bir bayrak altında , bir sınırlar içinde, Rifah içinde yaşamagımızı her zaman dile getirmişler, ayrımçılık etmemişler.
Amma Avropa millet ve milletçilik düşüncelerinde olanlarsa, zamanla halkların , milletlerin arasında düşmençilik, irkçilik, faşit tohumları sepmekde olan Milliyetçilik düşüncesini ireli sürmüşler.
Bu da hem avropa halklarında , hem doguda ve dünyada 1000 yıllar bir yerde yaşamış, kiz almış, kiz vermiş kaynayıb karışmış milletleri bir- birine düşmen etmişdir.
19- cu yüz yıldan başladılan bu proses heledi bu günümüzde de davam edir.
Kısa bir tarihe sayahet etmek isterdim sizi.
Biz Türkler tarih boyu nereleri FETH etmişik , orda olan milletlerin kendi din -de, dilinde, kültürunda, kalmasını sakladık, kimese bu şeylere göre zülm etmedik, kurdugumuz devltlerde biz Türklerle aynı beraber anayasalarımız, kanunlarımızla bir yerde yaşadık.
Bizden önce yaşadıkları devletlerde, toplumlarda , imperiyalarda iyse köle kimi yaşamiş , olan milletleri biz Türkler kendimize yakın tuttuk, rifah içinde yaşattik, beylikler verdik, torpaklar verdik, devletlerimizde görevler verdik , aynı bu günümüzdeki kimi. Hiç bir milletlere ayrı seçkilik etmedik .
Bu insanlık Türk milliyetçilik düşüncemiz, bize Tanrı terefinden kanımızla kodlaşdırılmış, hatta zamanla masamızda oturtugumuz , kardeş dediyimiz milletler içerisinde cahil toplumlar, biz Türklere karşı diş düşmelerin tatlı dillerine uyub da , sırtımıza hancer sokdular. Türkler her zaman bu ihanetin acısını yaşamış ve bu günümüzde de bunu yaşayırık.
1071 -ci yıl Selcuklu Sultanı Alp Arslan ve Bizans imperatoru 2-ci Diogensle Malazgirt savaşı.
220 min Bizans ordusuna karşı, 20 min Selcuklu Türk ordusu.
Bura dikket - Ecaba o, zaman Kürdüstan ve Ermenistan isminde bir devlet varmıydı? , Var iydise haritada nerede iydi?.
Cografi bölge ismi ola biler, amma devlet, beylik olmamiş. Bu konuya çok da derine getmirem. Anlayan anladı.
Bu gün biz kürdler Türklere 20 min suvari yardım etmeseydik , ermeniler savaşda safını deyişmeseydi, siz Türkler Malazgird Savaşını kazanamazdiz, diyen cahillere ve bu cahil bölücülere sözüm burdan - şimdi geldik asas konuya.
Bize yardım etmekdense, kendiniz Bizansla savaşıb bir devlet ve ya bir beylik kursaydız, bir hükmdarınız, bir kumtanınız olardi , bir kale- niz, nerde ? .
Ermeniler saf deyişdirmedi, safını deyişen Bizans Ordusunda olan hiristyan Peçenek Türkler oldu, döyüş zamanı.
İlk önce bunu iyi bilsin her kes, o, zaman 10 min bile suvari Ordu toplamak için bir devletin olmalıydı, nerde iydi sizin devlet ?,
Hem de Selcuklu Devlet iydi, devletin sınırları içinde yaşıyan her bir beylik ve aşiretler hepsi savaş zamanı Sultanın fermanıyla savaşa katılmalıydı , kimse Türklerden başka könüllü olarak katılmadı, fermana baş eymeliydi, aks halda kellesi gederdi. Kimse bize minnet etmesin.
Şimdi ben söyleyim.
Kürd müsalman , hiristyan ve yezidi milleti şimdiki İrakta ve Suriyede bir aşiret kimi , bazi kürd aşiretleride şimdiki İran o, zaman ki, Sasani Fars devletinin sınırları içinde yaşamısılar ve Bizans İmperiyasının sınırlarında .
Sonradan da Selcuklu İmperiyasın da , sonra Uzun Hasan bir Türk Hakanının yurdunda Akkoyunlu Devleti sınırları içinde, biz Türklerle bir yerde yaşamışlar ve Ermeni dediyimiz Haylar iyse Bizans İmperiyasının sınırları içinde , hiç bir hakları olmadan, ne bir beylikleri bile olmadan, aşiret, toplum kimi yaşayırdılar, Ermeniler dahada zülm içinde, hem de Grigoriyan dini mezhebin de iydiler, bu da Bizansın Ortodoks inancına ters gelirdi, buna göre de, bu ermenileri( Hayları) hiç bir devlet ve hüküki işlerde görev vermezdiler, hatta yeri düşdükce zülm edirdiler bunlara.
Benim bu yazım İrkçi deyil, tam tarihi bir sübütdür.
Bunu yazmakta maksadim her kesin dogruları düzgün bilmesini saklamakdır.
Malazgirt savaşını biz Türkler kazandıkdan sonra, sizlere beylik, kendi din- de kalmagı, devletlerimizde görevler vermeyi, biz Türkler sakladık.
Tarihe iyi bakin. Yalan ve iftiralarla biz Türklere Minnet etmeyin Demek istediyim şu. Ermeniye deyilen bölge iyse Er- igid, Men- kişi demekdir, orda da yaşayan her kes , Türk, Kürd, Talış, Hay ve başka kimler var iydise , onlar dan sorucanda nerdensen? Memleket neresi? , Her kes Ermeniyedenem deyerdi.
Evet efendiler konumuza döneyim.
Bu gün dünyamızda saf tek olan, kanı karışmayan bir homo millet yokdur.
Yillarca bir yerde yaşıyan milletler, köçler sahesinde kaynayıb karışmışdır.
Hansı milletden olursan ol, fark etmez , insan cocuklugundan yaşadıgı mühitte, böyüdüyü insan kimi rifah içinde , başka başka milletlerden oluşan buna HALK deyirem, hoş tesuratlarla, güzel hayallarıyla yaşadıgı , bir yerde , cemiyyette, her zorlu günlerini dost, kardeş dediyi, cocukken ekmeyini sokaklarda bölüb tatli , tatli yidiyi hatıralarıyla, acısıyla, şirinisiyle bölüşdüyü muhit ve memleketi, bir devlet sınırları içinde yaşadıkları günleri hatırladacak keder, insan MİLLET olur.
Hansı milletten olursa ol, insan böyüdüyü yerden o, halkın bir parçası olur.
Milletler tam bir- birine zor günde de, iyi günde de , inanarak birleşdikce ve bir VATANİ bir DEVLETİ için ölümü bile göze getirdikce MİLLET olur.
Dünyamızda 8 minden çok , farkli dillere mensub olan milletler var, eger bu milletlrin her birine bagımsız devlet kurmak imkanı verilseydi o , zaman dünyamızda yer, toprak kalmazdı.
Bunun için milletler , devleti kuran milletin sınırları içinde bir yerde yaşaması şertdir.
Milli toplanma nedir ? - Aynı antapoloji soya mensub olan, aynı dili konuşan, ortak milli irse sahib olan, hisseler birleşmeye dogru hereket edirler ve sonunda birleşirler. Atom denecikleri kimi.
ATATÜRK Milliyetçiliyi - Zengin bir hatıra mirasına sahib olan,
birlikde yaşamak meselesinde , ortak arzu ve razılıga semimi olan, sahib olunan mirasın muhafizesine , beraber aynı davam meselesinde , iradeleri müşterek olan , insanların birleşmesinden meydana gelen, cemiyyete topluma MİLLET deyilir.
Bu terif layik tamamiyle subyektiv ünsürlerden ibarettir. Bu terif subyektiv millet anlayışının kurucusu Ernest Renanın terifine okşayır.
Ernest Renan ( 1823- 1892) - Saglam duygulu ve isti ürekli, insanların bir araya gelmesi , menevi bir şuur yaradır ki, buna da MİLLET deyilir.
Milletlerin formalaşması.
Keçmişde yaşanan ortak acılar ve ya kazanılan ugurlar, ortak tehlükelere birlikde mucadile aparmak , isteyi kimi faktorlar insanlari bir birine baglayır ve milleti formalaşdırır.
Bu sevinci , bu kederi ve hoş hatıraları ( xatirələri) bizden koparıb, bizi bizden edenler her birimizin düşmanidir.
Biz Türkler kurdugumuz devletlerde hiç kimseye ayrımçılık yapmatık, bu gün de bile.
Amma kimlerse biz Türklerin düşmenlerine , küreselçi İmperialistlere inanarak, şahsi düşünerek , kandırılarak bunu bize yapırlar.
Ferdler düşüncelerine ve hisslerine uygun olmalıdir.
Düşünce ve hisslerine uygun olmayan ferd ve milletler hastadir ( Ermeniler haylar kimi).
Bele bir millet hiç zaman hoşbeht ola bilmez, devletide olmaz, onun bunu kölesi olar, ve bunu anladıkda da gec olar.
Millet nedir ?
Cografi, irgi, siyasi, dili , iradeye baglı küvvelere uygun olan ve onlara hükm eden başka ne kimi bagimiz var ?
Sosiyaloji ilm ( elmi) gösterir ki, daha beşikdeyken eşittiyimiz ninnelerle ( laylalarla) ana dilinin tesiri altında olmagımız, bundan ötrüdür ki, en çok sevdiyimiz dil ana dilimizdir. Ruhumuza coşkunluk veren bütün dini , ahlaki, estetik düygülarımızı bir dil olarak kazandıgımız sevgi.
Ecaba ruhumuzun topluma bagli hissesi bu dini, ahlaki , estetik düygulardan ibaret deyilmi ?
Bunları cocuklugumuzdan hangi toplumda alsak, her zaman o, toplumun içinde yaşamak isterik.
Çunki zövgumuz, vicdanımız, hesretlerimiz, her zaman terbiyesini aldıgımız toplumla ( cemiyyetle) ortakdır.
Millet - dili ortak olan, aynı terbiyeni alan, ferdlerden yaranan bir medeni birlikdir.
İnsani Milliyetçilik bedenimizde yok, Ruhumuzda dır.
Dil bir, kan bagı bir olan, soyları bir olan, ferdler bir yerde yaşamagı ister her zaman.
Maddi hasiyyetimiz , irkimizden gelirse, menevi hasiyyetimiz ruhumuzdan gelir.
Böyük İskender ne demiş - Benim asıl atam Fillip yok, Aristoteldir.
Çunki, Fillip maddi varlıgının, Aristotel iyse menavi varlıgıdır.
Bir ferd hangi cemiyyette ( toplumda) terbiye almışa, o, cemiyyetin idealı için çalışa bilir ve böyüdüyü toplum için canını feda vere biler.
Düşüncesinde kendini baglı ettiyi , cemiyyet için canını asanlıkla feda vere bilir.
Dil birliyi.
Dil birliyi milletlerin esas faktorlarından biridir.
Bu gün araşdırmaçılarımızın , tarihi yazilarına ve ilmi ( elmi) arheloji bilgilere bakdıkda görsenen o ki, Diyarbekir türk kürdcesi Bagdaddan - Adanaya, , Bakü den- Tebrize kader uzanan tedii bir dilden, yani Akkoyunlu ve Karakoyunlu türklerine mehsus olan bir dildir.
Dilçilik ilmi bakımından çok önemli olan bu hadise Diyarbekirlilerin Türk olmasına çok mühüm bir sübüttur.
Diyarbekirliler kürdcenin tenis, tezkir ve irab kaydalarını tamamen yok edib , kürdce söz düzülüşünü türk kramatikasına uygunlaşdırarak suni bir kürdce keşf etmişler. Bu kürdceye TÜRK KÜRDCESİ deyilir.
Konumuza davam edek.
Millet ve Din.
Millet ve Milliyetçilik düşüncesinde baş rol oynayan esas faktorlardan biri de, hatta ben deyerdim birincisi Din konusudur.
Hiristyanlıkda , musavilikde de , oldugu kimi İslamda da mezheb ve tarikatlar aynı dilde konuşan, aynı kandan , soydan olan bir milleti , bir birinden ayrı salmışdır ve hatta dini şarlatanlar eliyle bir birine düşmen edilmişdir tarih boyu.
Türklerin tarihine bakdıkda esas iki kolu İslamın Sunni ve Şie mezhebleri bizi bir birimize düşmen edib ayırmış, milletimize tarih boyu aydınlarımız ne kader anlatsalarda , yazsalarda cahiller anlamamışlar, bu gün de bile.
Osmanlı da sunni adıyla Arapleşdirdiler, Azerbaycanımızda da şie adıyla farslaşdırdılar.
Osmanlı ve Sefevi arasında Çaldıran Savaşı ( 1514), Sultan Selim Yavuzla, Şah İsmayıl Hatayi arasında ki, savaş, torpak savaşı deyil, mezheb savaşı olmuş. Bir can, bir kan, bir soydan olan Türkler bir birini katl etmiş.
Biz Türklerin tarihinde bu Çaldıran savaşı ( 23 avgust 1514) utanc verici bir savaşdır.
Diyarbekirliler öz ahalisi türkler kimi HENEFİ sünnidir. Kürdler iyse ŞAFİ sünnidir.
Din bezen aynı dilde konuşan , aynı milletten olanları ayırır, ya da bir dini inanca mensub olan başka - başka milletleri birleşdirir.
Meselen - Bosniyalılar, Horvatlar ve Serbler de esas faktor irg ve dil deyil, din-dir. Bunun karşılıgında , Albanlar için helledici faktor dildir. Çunki Albanların bir hissesi müsalman, diger hissesiyse hiristyan olsada , bu fark milleti iki yere bölememiş. Müsalman ve Hiristyan Albanlar kendilerini Alban milletine ait etmiş ve konşuları olan Yunan, Makedoniya, Türk, Serb, Bosniyalı milletlerden ayrı hiss etmişdiler.
Aralarında irg, din ve dil birliyi oldugu halda, kendilerini başka millete ait hiss eden insan topluluklari da var. Meselen Arapler beledir.
Ziya Gökalp in sözleriyle - Babamın bir Arap ve ya Kürd muhitinden geldiyiyini bilmiş olsam da bile , yene de Türk oldugumu hökm vermekden tereddüt etmiyecekdim.
Evet efendiler bu gün bu konuları yazmakta biz Türklerle bir yerde yaşamış kiz alıb, kiz vermiş, yuz yıllardı kaynıyıb karışmış milletlerin arasında, sülhü ve rifahı , pozan avropalılar ve imperialistlerin , biz Türklere düşmen etikleri PKK terorist bölücülerini , Ermeni Asala, Daşnaksyutun kimi faşist teror örgütlerini, çetelerini , DEAŞ-ı yaradan ve ya düşmen etmek istedikleri siyasiler , milleti ve Devletimizi bölmek isteyenlere, burdan söylemek istediyim
BACARAMAYACAKSİZ .
Bunu yazmak benim bir Türk olarak , milletimizi uyanık olmasını, halkımızın içine düşmençilik tohumu salanlara, karşı ayık ( UYANIK) olmagımızı, hem Türkiye Cumhuriyyetinde ve hem de Azerbaycan Cumhuriyyetinde ve Türk Devletlerinde, bizlere karşı oynanan, düşmenlik edenlerin, hangi ŞEYTANİ SİSTEME kuklaçılık , pionçuluk etdiklerini , milletçilik ismi altında ve heç bir millet anlayışı olmuyan bir mankurtların , kendi milletlerinin yaşayışını pozanların, millet ve milliyetçilik , anlayışı nedir ? ne demekdir?
Bunlara cavab vermeyimin sebebi, insanlarımıza , halkımıza bu düşünceni bacardıgım kader anlatmaktır.
Tarihe iyi baksak, görsenen o ki, her bir milletler, yaşadıkları devletlerde , bir başka devletler ve miletlerle her zamanlarda savaşmışar.
Bu gün bu tarihin acı seyifelerini okusak ve burdakı acılarımızı düşünmeden anlamasak, dünyada heç bir milletler sag salim, sülh içinde yaşayamaz, her millet biri birini savaşarak yok eder. Avropa halkları bu düşmençiliye VESTFAYL ( 1648 ) Barış Anlaşmasıyla yok ettiler ve yaşayıb güclendiler.
Bu gün artık 21- ci yüz yıldır, milletler bir biriyle, bir sınırlar içinde rifah, sülh, bir birine sevgiyle yaşayıb, vatandaşı oldukları devletin daha da güzel, güclü olması üçün, gelecek genclerimizin moderin dünyada hoşbaht , bilikli, ilmi yaşamasını , tehlukesiz yaşamasını , çalışmagı düşünmelidirler.
Her bir kes vatandaşı oldugu devleti üçün düşünmemelidir ki, DEVLET, VATAN BENE NE EDİB ?
Düşünmelidir ki, BEN DEVLETE , VATANİME NE ETMİŞEM ?
Bu soruya kendi vicdanIyla cavab tapdIkda , tam da millet formalaşmIş olur.
Sevgili okuyucularImI yormayIm, bu gün bu kader.

Saygilarimla Bahruz REİS DİFAİ.
YORUMLAR