Aziz ve Böyük Türk Milletim.
Türk Devlet geleneginde Devlet Babadır.
Baba olarak da vicdanı ve adalet duygusunu temsil eder.
Vatan ise Anadır. Bagrında millet adı ( ismi) verilen övlatlarını barındırır.
Vatan ana, ana muhabbetiyle yavrularını din, kültür, örf, adet, tarih, dil sütüyle ( südüylə) korur ,
böyütür.
Millet ise Vatan ananın bagrinda olgunlaşır.
Bu ailenin Reis- i durumunda olan devlet BABA milletin teşkilatlanmış halıdır.
Millet geniş bir aile olarak babaya itimat ve inançla baglanır, teslim olur.
Türk Milletinin bu şuur içinde DEVLET BABA DAHA İYİ BİLİR, diyerek bu sözü parola haline getirmişdir.
Devlet baba kendisine üsyan eden evladını döver de, cezalandırarda.
Fakat suçlunun yanında , suçsuzun da yanmamasına dikket etmeli.
Devlet babanın işini yürütecek insanlar ateşten gömlek giymişler demektir.
Adaleti saklamak ve dürüst olmak zordur.
Devlet, Vatan ve Millet mefküresini halkın zihninden kaldırdıgınızda savunma zirhi çöker, ireleyiş
durur.
Devlet adil olmali, Devlet babanın ve Vatan ananın yolunda millet feda olmalı.
İşte bu şuurla Fethler yapıldı, işte bu şuurla şehitler verildi.
Bu şuurla Alp Arslan Malazgirt te Bizansı yendi, Anadolunun kapılarını açtı.
Kılıçarslan bu şuurla Haçlı ordusunun karşısına direndi, bu şuurla Fath İtanbulu feth etdi, bu şuurla
Çannakalede Dastan yazıldı.
Bu şuurla 1918 de Bakü Feth edildi Azerbaycan Türk Devleti kuruldu, işte bu şuurla Gazi Mustafa Kemal
Atatürk Kurtuluş Savaşını kazandı ve Türkiye Cumhuriyyetini kurdu.
Evet Efendiler şimdi geleyin bu günümüze.
Bu gün bile Devlet dediyimiz Baba devlette görev verdiyi memurlar ve devlet adamları bu yukarıda
yazdıgım Devlet , milli mefküreni bilirmi?
Bilirse bence çok az bir hissesi bu duyguda ola bilir.
Olsa da Harb de ve İstihbarat teşkilatlarında ve Emniyyat da, Egitimde ve b. müayyen bir ( sayılı
vətənsevənlər) adamlar biler.
Ne için ? desek cavab besit - çünki bu gün Devletlerimizde ( ben Türk Devletlerinden bahs edirem) son
20, 30 yılda devlette göreve getirilen kişlerin, kimisi biznesmen, kimisi ticaretçi, kimisi hiç devlet nedir
bilmeyen, millet vekilleri çok bir hissesi savadsiz, hatta yabançı devlet istihbaratlarına parayla ve
ya getirildiyi göreve göre çalışan, onların çıkarlarına hizmet eden memurlardır.
Savadsız elmi ( biliyi) olmuyanlar, Egitim bakanlıgında , milli mefküresi olmuyanlar sa , Milli mefküresi
olanların üstünde , müdürü, memuru olarak çalıçırlar.
Milli mefküresi olmuyan devlette ancak rüçvet , para toplamakla maşkul olar, yolsuzluk baş alıb
gider, devletin büdcesini çalar, oturdugu devlet mekamıda zay eder, o sahani zay eder, batırar.
Teroristlerle daglarda poz verenler, teroristlere sayın diyenler, teroristlerin siyasi ayagı olanlar da,
devlete ve millete düşmenlik ederler.
Milli meclisde , TBMM devletin verdiyi maaşla halkın vergisinden aldıgı maaşla , Devlete dil uzadır,
devleti eyaletlere bölmek, Devlete ve millete hayinlik edenlere sayın diyerler, bu zatlar.
Devletin çıkarlarına karşı ters laflar söyleyenler, milleti aşagılayan memurlar , varsa ve bunların Devlet
Baba cezasını vermeli, baş kaldıranın başından etmeli, dizi olana diz çökdürmelidi.
Devlet baba bu adamlara verdiyi ve getirdiyi ne varsa, her şeyini almalı , sert cezalandırmalıdır.
Tokunulmazlık tek Tanriya aittir, tokunulmaz ve evez edilmez , insan yokdur, devlet herkese
tokunarda, evezde eder.
DEVLET BABA DAN FERMAN GELERSE , İSTER ŞAH OL , İSTER PADİŞAH , KELLEN GEDER.
Eski Türk atalar sözü.
Genclerimize ve halkımıza bakıram son zamanlar, o Atalarımızın kudreti, azameti, milli mefküresi,
duruşu ve cesurlugundan demek olar ki, az bir sayıda, derecede bu hissler kalmış.
Bunu gördükde bir ravayet yadıma düşür.
KÖLELEŞME.
Günün birinde tovukun yattıgı yerine bir yumurta düşür, tovuk etrafa bakır bir de yumurtaya , amma
görür ki, yumurta kendi tovuk yumurtasına okşamır, Yazık demiş , kim bilir annesine ne oldu da
üzerine yatamadı.
Annnelik içgüdüsüyle onu da kanatları altına almış.
Gün gelmiş yumurtadan civciv ( cüce) çıkmış, çıkan bu civciv kendi civcivlerinden farklıymış, OLSUN
DEMİŞ, bir az farklı amma bende yene kanatlarım altına alıram.
Onu diger civcivlerle beraber tam bir tovuk kimi yetiştirmiş. Anne tavuk her gün nerelere gideceklerini
, nerede ne yiyeceklerini ,nelere dikkat edecekleri konusunda civ- civlere egitim verirmiş, bütün civcivler
purdikkat kendisini tovuku dinleyib itaat ediyormuş, ancak diger civciv bir türlü kabına sıgmıyordu.
Anne tovuka sürekil uçmagi, et yimeyi istermiş. Bu durum anne tovuku çok şaşırmış, gunler bir birini
kovarken, bizim civciv iyice tuhaf olmuş, böyümüşdür.
Kanadleri uzanmaga, penceleri çıkmaya başlamış , ancak anne tovuk hele bizim civcive imkan vermemiş
ve uyanamamış.
Bir gün sahada tüm civcivlerle gezdiyinde gökten bir kartalın gezdigini görmüş. İşte size anlatacagım en
tehlikeli düşmanımız şu, demiş tovuk ve hemen hine ( kümese) kaçın demiş. Hepsi kaçmış amma bizim
civciv gökden gelen kartala kafa tutmuş, gökten gelen kartal civcivin tipinden haylı şübhelenmiş.
Sen ne biçim tavuk yavrususan demiş, O, bu soruyu anlayamamış, Kartal bakmış civcive bu nasıl dimdik (
gaga) bu tırnaklar düpedüz, pence !
Senin ne işin var bu tovukların arasinda? Diye eklemiş.
Bizim civciv de – olurmu ben düpedüz tovuk yavrusuyam, bak o, içerideki annenin, beni o yumurtatı,
gözümü onun kuluçkası altında açtim, günlerdir bana bakır.
Kartal – senin canın hiç et yimek çekirmi?
Civciv- nasil çekiyor bir bilsen, hemde her gün. Ancak annem bu halimi tuhaf karşılayır beni azarlayır.
Kartal- üçmak istemiyormusun?
Civ- civ - Ah Ah hemen hemen her an.
Bunun üzerine kartal iyice ikna oldugunu anlayınca , Gel evladım! Sen düpedüz bir kartal yavrususan,
melum ki, yuvadan düşmüşsen, bir tavukda aldı seni yetişdirdi.
Aradan yıllar keçmiş, bir köyün üstünden gecerken kartal yavrusunun gözleri dölmüş . Yanında uçan kartal sormuş - Ne o eski tavukluk günlerinmi hatırladın üzüldün mu?
Kartal yavrusu - hayır üzüldüyüm o deyil.
Ne peki?
Kartal yavrusu - Bak efendim çok şükür ki, karşıma benim kimi bir kartal çıktı, ve ben kendimi gördüm.
Bir tavuk kimi yetişmedim.
Sınık, korkak, silik bir hale gelmiştim. Özümü benliyimi unutmuştum. Şimdi özümü , benliyimi hatırladim. Ya ömrü boyunca karşısına bir kartal çıkmayıb kendisini tovuk yavrusu olarak görenlere ne demeli?
İşte onların halını düşündügüm için üzüldüm ve agladım demiş.
Evet efendiler biz genclerimizi kim olduklarını, Türklüyünü, Dedelerini, Tarihini, Töresini, Dilini,Kültürünü, nasıl cesur bir Türk soyundan olmasını, zamanında Dünyayı dize getirmiş Devletler, İmperiyalar kurmuş bir onurlu bir milletin evladı, oldugunu öyretmeliyik, bilgilendirmeliyik.
Son 100 yuz yılda düşmenlerimzin bize türklere karşı hiylegerce aşdıkı savaşla, Egitim sistemimizden milli düşünceleri, Tarihimizin şanlı sehfelerini çıkardıb, Batı medeniyyeti adından genclerimizin Ruhunu zeherlemişler, son zamanlarda Din altında terikkatlar, tekkeler, caamatlar, mesehblerle, GencTürklerimizi Türklüyünden koparmışlar.
Milli mefküresini, kimliyini itirmişleride Devlette kendileri bildikleri yerlere yerleşdirib , kendilerine kul olarak çalışdırmışlar.
Beyler bu konu her bir Türk Devletlerine ve Türk toplumunda kırmızı çizkimizdir.
Bizi Azerbaycan, Özbekistan, Kazaxstan, Türkmenstan, Kırgızstan, Başkurtstan, Tatarstan, devletlerini ruslaşdırmışlar, Türkiye Cumhuriyyetinide Amerikan ve Batılaşdırmışlar.
Bu konu biz Türklerin Var olmak ya Yok olma , meselesidir.
Ya köle olmak, yaltak, satkın, Hayin, korkak, ya da Dedelreri kimi cesur, agilli, elmli, korkmaz, Vatani
Ana bilib canını feda eden, Devlet Baba sözünü tutan gencler yetişdirmeliyik.
İnanı n bele gencler çok oldukca , Devletimizde, Milletimizde güclenecek, Türklerin Bir olmasınıda saklıyacaklar.
YENİ TÜRKLÜYÜN BÜNYESİNDEKİ RUH – MİLLİ HAKİMİYYETDİR.
HAKİMİYYET QEYRİ- ŞERTSİZ MİLLETİNDİR.
ATATÜRK.
Saygilarımla Bahruz Reis Difai.
YORUMLAR