GÖZ AYDINLIĞI EŞLER VE EVLATLAR!
Ahlâk, Arapça “huy, seciye, tabiat, mizaç” anlamında kullanılan “hulk” kelimesinin çoğuludur. Her insanın kendine mahsus özellikler taşıyan bir dış görüntüsü olduğu gibi, iç aleminin de kendine mahsus bir sureti vardır. İşte insanın fizik yapısı ve dış görüntüsü için “halk”, manevi yapısı ve iç alemi için de “hulk” kelimesi kullanılmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de “hulk” kelimesi biri gelenek, diğeri de ahlâk ve huy manasında olmak üzere iki ayette geçmekte bununla birlikte, Ahlak kelime olarak geçmemektedir. ( Suara 26/ 137, Kalem 68/4)
İmam Gazali ahlakı şu şekilde tarif eder; “Nefiste iyice yerleşen bir melekedir ki, fiil ve davranışlar fikri bir zorlamaya ihtiyaç duymadan bu meleke sayesinde kolaylıkla ortaya çıkar”
Bu noktada mizaç, karakter, kişilik kavramlarını iyi bilmek gerek.
Mizaç, Doğuştan bizde olan özellikler, karakter kendimize özgü düşünüş ve davranışlar, kişilik ise Mizaç ve karakterimizin dinamik bir şekilde bütünlüğünü ifade eder.
Bu tanımlara göre mizaç ve karakter kişiliğin birer yönlerini oluşturur. Neşeli, canlı, enerjik veya umutsuz, durgun, karamsar gibi özellikleri “mizaç” kavramıyla; Yalancı, dürüst gibi özellikleri ise “karakter” kavramıyla anlatmak uygun olur. Kişilik olarak ise bir insan, dürüst ve enerjik olduğu gibi dürüst ve karamsar olabilir.
Çocuklarımızı yetiştirme sürecinde hayatta işe yarayacak bütün bilgileri vermeye çalışırız. Bunun yanında kişilik gelişiminde en önemli etken olan neyin nasıl yapılacağını da öğretiriz.
“Nasıllığın öğrenilmesi, yani yol ve yordam bilgisi kitaplardan öğrenilmez. Bizzat görerek ve yaşanarak öğrenilir. Anne ve baba olarak bizlerin iyi örnek olması, makine gibi olan çocuklarımızın dünyalarında silinmez etki yapacaktır. “Üzüm üzüme baka baka kararır” atasözü bu durumu özetler mahiyettedir.
Karakter; bizim kendi kendimize özgü düşünüş ve davranışlarımız olduğu unutulmamalı ve doğuştan getirilen özelliklerimiz olan mizaç da iyi okunmalıdır. Sert mizaçlı çocuğumuzu uysallaştırmaya çalışmak boşuna verilen bir emektir. Tabiatında sert olan çocuğumuzun sertliği ile mücadele edilmemelidir.
Sert mizaçlı bir çocuğumuz olabilir. Ona ulaşabilmemiz için merhametinin üst seviyede olması hali bir aralıktır. Bu kapıdan girilmeli, sertliği sınırlama ile terbiye edilmelidir. Bu da büyük bir emek ürünüdür.
Ahlaklı olmak, evrensel değerleri öğretmek ve örnek olmak çocuklarımız üzerinde her zaman pozitif etki yapacaktır.
Elinde sigara ile sigaranın kötü olduğunu anlatmak ne kadar inandırıcıdır?
Örneklik üzerine gelişen ahlâk, bireysel olarak yaşanan olgulardır. Ailenin ve toplumun ahlakı olmaz, ancak ilke ve kuralları vardır. Kişi; kendini yönetmeyi, büyüklerle ve küçüklerle nasıl konuşulacağını, girdiği yerlerde nasıl hareket edeceğini, yemeği nasıl yiyeceğini, kiminle neyi nasıl konuşacağını, saygıyı, sevgiyi, fedakarlığı, muhabbeti, iletişimi, adaleti, merhameti ailede öğrenir.
Bu güzel hasletlerin sahip olabilmek öncelikle varlık sorularına cevap bulmakla başlar. Akabinde yaşanan hayat insana sorumluluk duygusu verdirip, tercih ettiği hayatın başrolünü oynatacaktır. Mutluluk ya da mutsuzluk bu seçimlerin sonucunda kişinin kendi sorumluluğu altındadır. Kimse kimsenin yaptığından sorumlu da değildir. Yaptıkları iyilik yada kötülük de asla karşılıksız kalmayacaktır
Ölüm ve hayatı hangimizin daha güzel amel işlemesi için Dünyaya imtihan odaklı gelen Ademoğlu, tarih boyunca her zaman anlam arayışı içinde olmuştur. Nereden geldim, nereye gidiyorum, ne yapmalıyım diye sorgulamıştır. Bütün sorgulamalar insanı inanmaya ve iç güdüsü ile barışık olmaya iter.
Nereden geldim sorusunun cevabı, bu inancın getirisi olarak uluhiyet kavramının içindedir. Bu sorunun cevabı her şeyin sahibi ve yaratıcısı olan bir gücün varlığına inanmayı beraberinde getirir.
Nereye gidiyorum sorusu ölümden sonraki hayatı sorgulamaya iterken, ne yapmalıyım sorusunun cevabını da örnek beşerler olan Allah Resullerinin hayatlarında görmek mümkündür.
İnsanların varlık sorularına verdikleri cevaplar, yaşamlarına anlam katar. Söylemleri ve davranışları bu doğrultuda olur.
Sorumluluk duygusu, insanı ahlaka uygun hareketler yapmaya mecbur tutar. Sorumluluk, ahlaki kurallar ve ilkelerle ailede kazanılır. Bundan dolayı aile kurumu bir insanın gelişiminde en büyük etkenlerden biridir.
Kişinin kendini yönetmesi, kişiliği ile ortada olması, hal ve hareketleri ile itidal içinde olması, yol yordam bilgisine sahip olması, neyi, nasıl söyleyeceğini bilmesi, nerede durulup, nerede hareket etmesi kişinin kendisi ile alakalıdır.
Hasılı; ahlak bireysel olarak yaşanan olgulardır. Ailenin ve toplumun ahlakı olmaz, ancak ilke ve kuralları vardır. Kişi; kendini yönetmeyi, büyüklerle ve küçüklerle nasıl konuşulacağını, girdiği yerlerde nasıl hareket edeceğini, yemeği nasıl yiyeceğini, kiminle neyi nasıl konuşacağını, saygıyı, sevgiyi, fedakarlığı, muhabbeti, iletişimi, adaleti, merhameti ailede öğrenir.
Bu güzel hasletlerin sahip olabilmek için öncelikle eşler birbirine emek vermelidir. Zira göz aydınlığı evlatlara sahip olmanın yolu, göz aydınlığı olan eşlerden geçmektedir.
Psikolog, Aile Danışmanı: Asiye Türkan
YORUMLAR