Bir Daha Düşünün
-"Bir yaz günüydü. Hem yürüyoruz hem de tabiri caizse ayak üzeri sohbete devam. Kısıtlı zamanlarda fırsatı değerlendiriyoruz. Ayrıca bu yol sohbetlerinin neşesi de etkisi de fazla oluyor diyebiliriz. Denemekte faydası var.
-"Bekar oğlun kızın var mı?" dedi arkadaşım bana,
-"Yok, ikisini de evlendirdik Elhamdülillah. Torun sahibi olduk" dedim. Arkadaşıma,
-"Ya senin okuyan, evlendirecek oğlun kızın var mı, kaç çocuğun var" dedim, bana,
-"Beş kızım var. Hepsini evlendirdim. Lakin biri hariç diğerlerinden pek memnun değilim. Ne ararlar ne sorarlar. İşleri olduğu zaman 'Babacığım, babacığım' işleri bittim mi, ne ararlar ne sorarlar. Hele bir tanesi var ki her hafta arar, sorar, gelir ziyaret eder, eli boş gelmez, eli bol." dedi. Evladının biri hariç diğerlerinden pek memnun olmaması beni de üzmüştü.
-"Olabilir. Her çocuk bir olmuyor. Yaratılışlar farklı. Demekki en akıllısı size karşı görevini yapanmış" dedim. Yüzüme baktı ve,
-"Hocam, söylediğinizin tam tersi oldu. Biz, hanım da ben de beş kızın diğer dördünü, akıllı kızım, çiçeğim, kuzum, balım, ay, güneş, ateş parçası diye severdik. Diğeri pek bir şey anlamıyor diye 'Mal mısın sen' derdik. Biz mal dedikçe devamlı yüzümüze bakardı. Hep böyle büyüdü.
-"Neden mal derdiniz ki. Bir kişiye 40 kere yada kırk gün mal derseniz elbette mal olur. Hem, 'Kem söz sahibinin' der atalarımız" dedim. Bana,
-"Susar, pek konuşmazdı kızım. Uyanık davranmaz, ahmak gibi bir kızdı. Bizde mal derdik. Ne bileyim. Yanlış yaptık" dedi. Ve devam etti,
-"Kızım büyüdü. Evde kalır derdik hep. Sen evde kalacaksın, sana kimse dünürcü gelmez"derdik. Bir gün eve misafir geleceğini duydum. Kızıma dünür geleceklermiş.
-"Gelsinler. çaylarını içip, geldiği gibi giderler. Bunu kimse beğenmez. Bu iş olmaz dedim. Lakin damat kararlı. Biz,
-"Bir daha düşünün. Ben kızımı veririm ama, sonra bir sorun çıkarmayın" demiş.,
-"Yok, yok. Biz sorduk, soruşturduk. Hem oğlumda bu kızdan başkası olmaz diyor. Siz evet derseniz bizim kabulümüzdür. Allah'in emriyle, peygamberin kavliyle, kızınızı oğlumuza istiyoruz" demişler. Kızın anne babası ve kız kabul etmişler. Kısa zamanda nişan, düğün derken oğlan ile kız evlenmişler. Oğlanın anne babasıyla birlikte aynı evde yaşamışlar.
-"Eee, sonra ne oldu"diye sordum. Bana,
-"Hocam, oğlanın annesi de babası da kendi kızları gibi sevdiler kızımı. Onunla ilgilenmişler. 'Canım kızım, evladım, gelinim' diye hitap etmişler. Ona hediyeler almışlar, yemek yapmayı, dikiş dikmeyi, evde temizlik yapmayı, misafir karşılamayı, uğurlamayı, her şeyi sil baştan kaynasıyla birlikte yaparak oğlanın annesi gelinine öğretmiş. Ana kız gibi olmuşlar. Gülmeyi unutan kızım şimdi gülüyor, konuşmayı unutan kızım şimdi konuşuyor, çevresinde saygın bir yeri var" dedi.
-"Maşaallah Barekallah. O anne de, baba da gelini kazanmışlar. Cennetlik onlar. Daha bu dünyada sadece kızı değil, cenneti de kazanmışlar" dedim. Bana,
-"Şimdi çok mutlular. Hiç kız tarafı oğlan tarafı diye ayrım yapmıyorlar" diğer kızlarımızın yokluğunu aratmıyorlar. Çok mutlular, biz de çok mutluyuz" dedi. Gerçektende mal dediği kızı anlatırken zaman zaman gülümsüyor, zaman zaman da gözlerinden yaşlar geliyordu. O göz yaşı hem üzüntü hem de sevinç göz yaşıydı. İkisi bir arada, karışık. Gözlerindeki o göz yaşlarını gördüm elinin tersiyle silerken.
Ahmet Aydın.
13.08.2023.
YORUMLAR