İnsan denilen varlık, kainatta Allah Azze ve Celle'nin yarattığı en muhteşem varlık. Her şeyiyle mükemmel. Görüntüsüyle, örüntüsüyle, aklıyla paklığıyla, ilmiyle bilimiyle, yemesiyle içmesiyle, gülmesiyle konuşmasıyla vs.
Evrende dört güzel vardır. Varlıklar da bu dört güzelden yaratılmıştır. Dört Güzel. HAVA, SU, TOPRAK, ATEŞ. Allah Tealanın Kur'anda bildirdiğiyle insan da bunlardan yaratılmıştır.
Evrende 118 element var olduğunu söyler bilim adamları. 94 tanesi dünyada. Vücudumuzda ise yirmiden fazla farklı element vardır.
Oksijen, Karbon, Hidrojen, Azot, Kalsiyum, Fosfor, Potasyum, Sülfür, Sodyum, Magnezyum, Bakır, Çinko, Selenyum, Molibden, Flor, Klor, İyot, Manganez, Kobalt, Demir. Lityum, Stronsiyum, Alüminyum, Silisyum, Kurşun, Vanadat, Arsenik, Brom vb.
Neden bunları anlatıyorsunuz hocam, derseniz derimki, her insanın vücudunda da aynı elementler var lakin aynı oranda ve miktarda değil.
Hastalandığımızda bile her kişiye doktorun verdiği ilaç ve ilaçların kullanım şekli, dozajı farklı olabiliyor. Yani insanlar farklı farklı yaratılmıştır. Hiç bir insan diğerinin aynısı veya kopyası değil. Parmak uçları, göz yapıları bile hepsi farklıdır. Öyleyse çocuklarımız da farklı farklı özelliklere sahip olabiliyor.
Kimi toprak huylu, uysal, alçakgönüllü, mütevazi. Kimi Su gibi, akar, meyleder, kanabilir veya temiz su gibi berrak, saf temiz gönüllü olabilir. Kimi havaya benzer, rüzgar gibi, fırtına gibi, kimi de ateş gibi, birden patlayabilir, birden parlayabilir.
Biz de anne ve babalar, öğretmenler çocuklarımızı ayrı ayrı tanıyıp ona göre davranmalıyız. Bağırmak, dövmek, ya da sürekli pış pışlamak, sürekli yüzüne gülmek, fayda yerine zarar verebilir.
Tabiatta var olan dört güzelden suyu ele alalım.
Sıvı haldeki suyu daha da soğutursanız katı hale geçer, donar, sertleşir, kırılabilir. Ya da sertliği size zarar verebilir. İyi yerde kullanırsanız fayda da verir. Donmuş suyu biraz ısıtırsanız tekrar sıvı hale geçer. Su olur, fayda verir.
Suyu sürekli ısıtıp kaynatırsanız gaz haline geçer, buhar olur uçar gider. Fayda göremezsiniz. Ancak buharlaşan su biraz soğuk yere rastlarsa duvar, cam gibi ya da soğuk bulutlara çarparsa, tekrar su olur, yağmur olur.
Suyun yoğuşmasıyla fayda elde edersiniz.
Buharlaşan suyu birden çok soğutursanız kırağı olur, ürünlere, çiçeklere, meyve ve sebzelere zarar verebilir. Bunun zıddı katı haldeki bir nesneyi birden çok ısıtırsanız sıvı hale geçmeden gaz haline geçer, süblimleşme olur. Bu durumda oluşabilir.
İşte çocuk eğitimi de aynen böyledir. İnsan zaten su misalidir. Ne çok sert ne çok yumuşak. Yeri ve zamanına göre sevgi, ödül, yeri geldiğinde de sevgisizliği göstermeliyiz. Güzel iş yaptığında ödül, aferin, yanlış bir iş yaptığında da sevdiği şeyden kısıtlama, yaptığı şeyin hatalı, ayıp, günah olduğu anlatılma yoluna gidilmeli.
Gereksiz, hak edilmeyen ödüller, büyük büyük hediyeler veya az bir kusur, hata yaptığında çok cezalandırmak da çocuğun süblimleşme gibi, çocuğun süflileşmesine sebep olabilir, kişiliği oluşamaz, kişiliğini bulamaz.
Tabi ki bunun dozu da doktorun verdiği ilaç gibi iyi ayarlanmalıdır. Ateş bacayı sarmış ise diyoruz ki çocuğunuzun bir pisikoloğa götürülmesi gerekebilir. Onun için "ADABI MUAŞERET" kuralları çocuklara iyi öğtetilmeli yaşı ilerlemeden. Milli Eğitim Bakanlığının Okullarda öğretilmek üzere müfredata "ADABI MUAŞERET" dersini koyması önemli bir durum geç kalınmış olsa bile. Eğitimi verecek eğitimcilerin de "ADABI MUAŞERET" bilincinde olması ve hayatında "ADABI MUAŞERET"i uygulamış olması da bir okadar önemlidir diyoruz.
Ahmet Aydın
YORUMLAR