Şule Aydın Asrın Gazetecisi Seçilmelidir
Şule Aydın'ın hazırlayıp sunduğu Kayda Geçsin programında Türkiye Gerçeklerini Haykırıyor. Duyan Yok, Duyarlı Olan Yok, Duyarlılık Gösteren Yok. Bu gazeteciler ülkemizin yüz akıdır, Bugün kıymetleri bilinmese bile yarın mutlaka kıymetleri anlaşılacak olan ülkenin cesur kalemleri olarak anılacaklardır.
18 Ekim 2024 - 10:01
Yaşadığımız cennet vatanda adeta toplum çaresizlikten kafasını kuma gömmüş seçtikleri yöneticilerin mutlaka ülke için çalışacaklarını düşünürken seçilmişlerin kendileri için oluşturdukları saltanatın ihtişamı karşısında bırakın ses çıkarmayı kafalarını kaldırıp biz sizi bunlar içinmi seçtik diyecek cesareti kendilerinde görme şanslarının olmadığını düşünüyorlar.
Ülkemizde yaşanan her alanda görülen olumsuzlukları artık kanıksamış olan bir millet haline geldiğimiz bu dönemde gündemi suni konularla meşgul eden siyasiler" Cambaza Bak" derken yürekleri gövdelerinden büyük bir kaç gazeteci ülke gerçeklerini Şule Aydın'ın hazırlayıp sunduğu "kayda geçsin" programında haykırırken insanın kanını donduracak gerçekleri haykırmaları, gerçek gazetecilik sergilemeleri bugün anlaşılmasada yarın mutlaka bu millet uykudan uyandığında anlaşılacaktır.
Teşekkürler Şule Aydın,Barış Pehlivan,Murat Ağırel,Emrullah Erdinç yaptığınız bu haberler yılın değil aslında asrın haberi fakat sizin attığınız bu çığlık bu millet tarafından mutlaka ama mutlaka anlaşılacaktır.
Tüm bunlar yaşanırken bizi yöneten yani yürütmenin başında bulunanlar ne yapıyor?
Devleti Yöneten Hükümet Ne Yapıyor?
Bu Çarpık Düzen Devam Edecek mi?
Ahlak çöküntüsünün neredeyse dibini yaşadığımız şu günlerde, her geçen gün evimizin içinde TV ekranlarında, sokaklarda ve sosyal medya mecralarında dayatılan yaşam tarzı ve programlar nedeniyle dışarıdan beslenen STK'lar ve bazı çalışma gruplarının özgürlük adına attıkları yüksek sesli çığlıklar, diploması sorgulanması gereken sahte akademisyenler, sahibinin sesi olan gazetecilerin köşelerinde yazdıkları, başka ülkelerde yazmaya cesaret edemeyecekleri kadar cüretkâr yazılarla Türk milletinin terk ettiği örf, adet ve gelenekleri özgürlük adı altında dayatılan kurallar ve yasalarla zedelemeleri, dünyada ahlak yozlaşmasını en derinden yaşayan ülke olarak ön plana çıkmamıza neden oluyor. Bu durumda iktidarın, "Biz İslami geleneklerden geliyoruz" demesi utandırıcı bir durum değil midir?
Töre gereği 17-18 yaşındaki Anadolu'dan gelen gençlerin evliliklerine yasaklar getirirken, üniversite önlerinde kartvizitlerle bedenlerini günlük, haftalık veya aylık olarak kiralayan çocukların önü açılırken, bu hükümetin İslamcı olduğunu ifade etmesi şaşırtıcı değil midir?
Uyuşturucunun ilkokullara kadar düştüğü, siyasilerin ve seçilmişlerin kontrolündeki kurum araçlarıyla uyuşturucu taşındığı bir ülkede, hükümetin İslamcı olduğunu söylemesi garip değil midir?
Gıda ve tarımda bitme noktasına geldiğimiz, ithalata bağımlı olduğumuz bir ülkede, normal etten daha fazla domuz eti ithal edilirken; domuz, at ve eşek etinin tüketildiği bir ortamda, "Müslümanız" denen bir ülkede İslamcı bir hükümetin varlığı nasıl bir çelişki yaratır?
Adaletin olmadığı bir yerde devletin çökeceği gerçeği bilinmesine rağmen, dünyanın en büyük adalet sarayında adaletin düzgün işlemesi için görevlendirilen başsavcının, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna imdat çığlığı atarak yazdığı dilekçede,yönettiği adalet sarayında başta uyuşturucu, Fetö, mafya, cinayet ve çete dosyalarının parayla satıldığı ve görev yapan hakim ve savcıların bulunduğu ifade edilirken, 'Burası denetlensin' çığlığı atmasına rağmen yürütmenin bu konuda yayın yasağı getirip ve kamuoyunu aydınlatmaması, Yürütmenin başında adaletle yöneteceğim diyen İslamcı bir hükümetin bulunması bu çarpık düzende garip bir söylem değil midir?
Liyakatın olmadığı bir yerde hiçbir şeyin düzgün işlemeyeceği bilinmesine rağmen, sahte diplomalı yüzlerce kişinin devletin üst kademelerinde çalıştığı bir sistemde, Cumhurbaşkanlığı sisteminde sözde danışman olarak görev yapanların varlığı bilinirken; özel dini bayramlarda Kur'an-ı Kerim okuyan bir liderin başında olduğu bu hükümetin İslamcı olduğu söylemi çelişkili değil midir?
Rüşvetin, yolsuzluğun, adam kayırmanın dibine kadar yaşandığı, çetelerin siyasi parti genel merkezlerinde liderlerle kol kola gezdiği bir ülkede, bu çetelerin bakanları tehdit ettiği ağıza alınmayacak cümlelerle aşağıladığı bir ortamda, İslamcı bir hükümetin varlığı düşündürücü değil midir?
Devlet içinde %75 oranında cemaat ve tarikatların yer edindiği, hükümetin zamanında "Hocaefendi" diye hükümetin her üyesinin el etek öptüğü bir kişi olan 'Fetö' denen cehennem zebanisinin hain darbe girişiminden sonra, Bank Asya'ya para yatıranların cezaevine doldurulurken bankanın genel müdürlüğünü yapanın devletin en üst kademelerine atandığı bir ülkede, binlerce masumun cezaevlerinde çürüdüğü bir dönemde, Fetullah Gülen'i öven iktidar üyelerinden hiç kimsenin yargılanmadığı bir ülkenin İslamcı bir hükümetle yönetiliyor olması çelişkili değil midir?
Sağır sultanın artık ismini ezberlediği beşli çete olarak bilinen kişilerin ve bu kişilerden birinin biz bu milletin "A....... koyacağız " dediği halde yargılanmadığı, hâlâ büyük ihaleleri aldıkları, vergi muafiyetleri ve teşviklerle destekledikleri bir ülkede, bir gazetecinin mimikleri ile hükümeti eleştirdiği iddiasıyla cezalandırıldığı bir ortamda, İslamcı bir hükümetin varlığı tuhaf değil midir?
Sosyal medyada cinsel istismar,dolandırıcılık ve sahte ticaretle büyük vurgunlar yapılırken, kurum ve kuruluşlar tarafından soruşturma sürecinin başlaması gerekirken başlatılmaması ve aynı günün gecesinde hükümeti eleştiren bir kişinin sabaha karşı evine operasyon düzenlendiği bir ülkede, İslamcı bir hükümetin yönetimde olması düşündürücü değil midir?
Dünyanın her ülkesinden gelenlere sığınmacı, mülteci, yatırımcı adı altında vatandaşlık verilerek, bu kişilerin kan döküp can veren gazilerle aynı statüye alındığı bir ülkede, bu durumu insani bir mesele diye savunan ve İslamcı olduğunu iddia eden bir hükümetin yönetimde olması bu yapılanları milletin gözünün içine bakarak yapması nasıl bir çelişkidir?
Bu ülkede yıllarca devlet deneyimi ve tecrübesi olan insanların bilgi birikiminden faydalanılmayıp onları emekliye sevk edip adeta "suyunu sıkıp posasını atma" durumuna getirdiği birçok insanın hala ülkem ve devletim diye çırpınan Bakanlık, Başbakanlık, Yüksek bürokratlık yapmış insanlardan faydalanmak dururken diploması şüpheli şahıslara üç beş ayrı kamu kurum ve kuruluşlarında liyakat lidir diye okkalı maaş ödemek ben İslami geleneklere bağlıyım diyen bir yürütmeye yakışıyor mu?
Devletin ilgili organlarının neredeyse tamamının elle tutulacak yanının kalmaması nereye baksan hataların ayyuka çıktığı, sağlık,sistemi başta olmak üzere Adalette, Ticarette, Siyasette, Eğitimde, Tarımda, Sanayide adeta yerlerde süründüğümüz bu dönemde tüm bu olumsuzlukları göremeyen, atanmış ve seçilmişlerin yaptıkları yolsuzluklardan haberdar olmayan veya haberdar olduktan sonra yandaş oldukları için hiç bir işlem yapmayan, kollayıp koruyan bir hükümetin "biz islami gelenekten geliyoruz dağda bir kuzuyu Kurt kapsa sorumlusu biziz" demesi size ne kadar inandırıcı geliyor?
Bu ülke binlerce yıl üstünde can verip kan döktüğümüz, bedelini çok ağır ödediğimiz bir ülke, bu ülkede yaşayan millet olarak çok acılar çektik, ihtilaller, hain kalkışmalar, ihanetler gördük, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kılı kırk yararak kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti üzerinde yaşayan her bir bireyin sahip çıkması gereken bir coğrafyadır.
Böyle gidersek şayet bütün dünyada kollektif hareket eden devletler ekonomide birlik,ticarette ve yasada birlik olma içerisine girerip ülke vatandaşlarının hak ve hukukunu koruyup refah içerisinde yaşamalarını sağlarken biz gözünü üzerimize dikmiş olan bir Türk dünyası varken yaşanan bu olumsuzluklarla kötü bir örnek teşkil etmekten kaçınmalıyız.
Türk devletlerinin bizi örnek alacağını düşünerek ticarette, siyasette, eğitimde örnek olmanın çarelerine bakmazsak bize büyük umut bağlayan Türk dünyasının hayalleri ilede oynamış olacağız.
Ülkemize sahip çıkmanın tek adresi ise kurucu iradenin bize bıraktığı miras olan "Nutuk" adlı eserde açık ve nettir.
Türk milleti esareti kabul etmeyen, hürriyetinden asla ödün vermeyen bir karakter yapısına sahip bir millet iken genetiği yıllar içerisinde değiştirilmiş pısırklaşan bir hal almıştır.
Türk milleti ayağa kalkmalı ve aslına "Rücu" etmelidir.
Şimdi lütfen iyi dinleyin, Samimi olarak siz değerli okuyuculara samimi olarak soruyorum.
İmam uyuşturucu Kullanırmı?
Sahte Diplomalı Prof. Dr. olanlar Varmı?
Hava alanlarında siyailer vip salonundan dubaiye Para ve Altın kaçırırmı?
Bebekler para için nasıl öldürülüyor?
Polis Öldürülmek istenen savcının konumunu nasıl veriyor?
Kara Paralar Nasıl Aklanıyor?
Irmağının akışına ölürüm diyenlerin nasıl kaçakçılık yaptığını görüp pes dememek mümkünmü?
İstanbul nasıl suç cenneti oldu?
Domuz etini bırakalım sahte zeytin yağı dahil ne sahtekarlıklar yapılıyor dudaklarınız uçuklayacak.
İbrahim Erdem Karabulutİştte o video.
YORUMLAR